Bu aralar dünyayı kasıp kavuran ‘süper insan’ kavramını eminim sizde duymuşsunuzdur. Genel olarak genetikleri değiştirilmiş insan anlamına geliyor. Ama olumsuz bir değişim değil. Tam tersine amaçlanan şey kusursuz yani süper bir insan yaratabilmek. Peki bu ne derecede doğru? Bende işte tam olarak bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyorum.
Geçenlerde ‘Ft Weekend’ adlı gazetede okuduğuma göre He Jiankui isimli Çinli bir bilim adamı dünyanın ilk ‘gen edited’ yani genleri değiştirilmiş bebeklerini yarattığı söyleniyordu. Süper insan kavramı için atılmış en büyük adımlardan birini atmış olmasına rağmen bir sürü bilim insanını sinirlendirerek bilim dünyasını sarsmış olması ise ayrı bir konu. Gazetede yazılanlara göre hiç kimsenin yaralanmamış veya ölmemiş olması çok büyük bir şans. Genetik araştırmaları veya deneyleri yüzünden insanların yaralanabileceği hatta ve hatta ölebileceğini bilmek bu deneylere hiç de sıcak bir gözle bakmamı sağlayamıyor ne yazık ki.
Bana göre eğer bu tür deneylerde bir gün başarı yakalanır ve ‘süper’ insanlar toplumun içine karışırsa tam bir kaosa sebep olacaklar. Çünkü bu insanlara bakarak aynı onlar gibi mükemmel olmak isteyecek öyle çok insan var ki! Bunun üzerine en ufak bir pürüz onları çileden çıkarmaya yetecek ne yazık ki. Bu da muhtemelen toplumun yapısını çok ciddi bir anlamda bozacak. Peki bu tür konular söz konusu iken neden hala mükemmel insanı yaratma eyleminde bir sürü insan var? Sanırım o kadar mükemmeliyetçiler ki insanların bile kusursuz olmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Ama o kadar gereksiz bir konu ki bu. İnsanların kusurları olmasa kendilerini geliştirmek adına tüm hayatları boyunca ne yapacaklar? Kendilerini geliştirecek bir alan olmadıkça hayat o kadar sıkıcı olur ki. Kendilerine hiç bir şey katamadan ölüp gidecekler anlamına gelir bütün bunlar. Böyle bir hayat düşünebiliyor musunuz? Şahsen ben düşünemiyorum.
Bence genetiği değiştirilmiş veya süper insan olarak adlandırılan bu kişiler insanın doğasına aykırı. Çünkü bizi biz yapan farklılıklarımızdır. Bunlar mükemmel olmayan yönlerimizi de kapsar. Herkesin bir zayıf noktası vardır. Bunları yok etmeye çalışırsak insan olmamızın ne yanı kalır ki? Bana göre kendimizi kusursuzlaştırmaya çalışmak yerine kötü taraflarımızla, zayıf noktalarımızla veya mükemmel olmayan herhangi bir yerimizle barışık yaşamaya çalışmamız gerekir. Çünkü ancak o zaman mutluluğa erişebiliriz. Kendimizi kusurlarımızla kabul etmedikçe bence huzurlu, sakin ve mutlu bir yaşam sürmemizin olanağı yok. Uzun lafın kısası kendi kusurlarımızı oldukları gibi kabul edip onlarla yaşamayı öğrenmeliyiz.