Doğduğu andan itibaren öğrenime yükümlü tutulan bir varlık varsa o da insandır. Doğduğunda ağlamayı, öldüğünde ise bu dünyada iz bırakmayı öğrenir insan. Adım adım geliştirir kendini ya da yok eder. Elinde olan tek şey budur. Bu dünyadan birçok insan geçti, geçecek de. Kimi güzel anılarak kimi anılmak bile istenmeyecek kadar iz bırakacak bu dünyaya. Peki, bu uzunca yolda kişi tek başına mıdır?
İnsan hayatını bir pasta gibi dilimlere ayırdığımız zaman ilk aşama gözleri açmak. Ağlarsan dersi geçersin, ses vermezsen varlığın hakkında hayatın başlamadan son bulur. Herkesin dediği gibi kişi ilk eğitimini ailede alır. Belli bir yaşa gelene her şeyi onlardan öğrenirsin. Anne ve babaya benzemek gen alışverişiyle değil sergilenen davranışlarla anlaşılır. Kızlar için anneleri, erkekler için ise babaları hayattaki ilk rol modelleridir. Çocuk, bu ebeveynlerini rol model olarak alıyorsa ve davranışlarını ondan örnek alıyorsa ebeveynin en iyi öğretmen olması gerekmez mi? Anne ve babaya bu noktada bazı görevler yükleniyor: çocuğunu faydalı bir birey olarak yetiştirmek, ona gerekli imkanları sağlamak, onu en iyi şekilde yetiştirmek… Çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin çoğunluğu yeterli donanıma sahip maalesef ki sahip olamıyorlar. Oysaki hepsi bilgili bireyler yetiştirmek istiyorlar. Bu soruna bir çözüm varsa o da zorunlu eğitim gerekli. Benim görüşüme göre bir birey yetiştirmek yaştan çok deneyimle ölçülebilir. Kendini geliştirmiş anne baba demek gelecek için umut dolu gençlik demektir.
Günümüzde çocuk sahibi olmak isteyen bireyler için eğitim kursları vardır. Ama insanların büyük bir çoğunlu bu kurslara, eğitimlere katılmamaktadır. Bunu yaymaya çeşitli reklamlarla başlanabilir. İnsanların ilgisini çekecek afişler ya da sloganlar etkinliğini arttırabilir. Belli bir süre sonra da zorunlu tutulursa herkes çocuğuna vermesi gereken okul öncesi ve hayatı boyunca onun karakterini oluşturacak yetiyi vermiş olurlar. Zorunluluk kelimesi biraz gaddarca gelse de kulağa olması gereken bu. Nasıl ilköğrenim zorunluysa bunun da bir eğitim olduğu unutulmamalıdır. Aslında olay tam anlamıyla çocuğa geleceğini empoze etmektir.
Sonuç olarak her şeyin başını eğitime bağlayabiliriz. Ebeveynler çocukları için onların içlerini, düşüncelerini yansıtan birer aynalardır. Çocuğuna en iyi imkanları sağlayıp büyüten anne be babalar da gelecek kaygısı kalmaz. Çünkü gelecek nesiller bilgili ve faydalı olarak büyüyeceklerdir. Dünya ancak bu sayede yaşanabilecek sevgi dolu, huzurlu ve bilgi dolu hale gelebilir. Bir kere gelinen bu dünyada iz bırakan olmak önemlidir.