KAÇIŞ PLANI

Onun adı Gulo. Her soruya ya da her cümleye atasözü ile cevap verirmiş. Ama her soruya… Kendisi çok zenginmiş. Ve çoook büyük bir hapishane yapmış. Bir sürü lazer, kamera, tuzak ve bir çok alet daha. Sonra, bir palyaço çocuklara gösteri yaparken bile bile evi yakmış. Neyse ki hiç kimseye bir şey olmamış. Ve palyaço hapishaneye gitmemek için Gulo’ya (hapishanenin kurucusuna) iftira atmış. Böylece Gulo kendi hapishanesine atılmış. Yanında sadece bir arkadaşı varmış. Adı da Mime; o da suçsuzmuş. Mime, Gulo’ya” Sen neden bu hapishaneye atıldın?” diye sormuş. Gulo ise, ” Kendi kazdığım kuyuya düştüm.” demiş. Aslında bu cevap bu sorunun cevabı değilmiş ama Mime galiba ne olduğunu anlamış. Yani kendi yaptığı hapishaneye düştüğünü anlamış. ” Peki, neden buraya geldin?” diye sormuş Mime. Gulo “Uzun hikaye ama sabreden derviş, muradına ermiş; yani sabredeceğim ve eninde sonunda masum olduğum anlaşılacak” diye cevap vermiş. Mime, “Sen neden her şeye atasözü ile cevap veriyorsun?” diye sormuş. Gulo, “Bilmem, bir alışkanlık herhalde ama atalar söylediyse vardır bir doğrusu.” demiş. Mime bunun çok garip bir yanıt olduğunu düşünmüş.

Her neyse, buradan nasıl kaçacaklarını planlamaya başlamışlar. Gulo’nun aklına bir fikir gelmiş. Zaten hapishaneyi o yaptığından kameraların nerede olduğunu, tuzakların nerede olduğunu, hepsini biliyormuş. O yüzden avantajlılarmış. Gulo hapishaneden kaçmanın yasalara aykırı olduğunu biliyormuş tabii ki ama masum olduğu için hakkının yenildiğini düşünüyormuş, özgürlüğü elinden alınmış. “Hey! Ben burayı avucumun içi gibi biliyorum. Yani sıkıntı yok.” demiş. Mime sevinmiş. Gulo binanın bir tuğlasını yana çekip kolu indirmiş ve tüm lazerler kapanmış. Tek tuzaklar ve kameralar varmış. Bir de güvenlik görevlileri… Kapıyı aralayıp kaçmışlar. Rahatça etraflarına bakmışlar. Mİme hiçbir yeri bilmediği için bir kameraya yakalanmış ve siren ötmeye başlamış. Gulo ve Mime çöpe girmişler. Çok zayıf olduklarından güvenlik görevlisi çöp kutularının içinde bir şey yok sanmış, çöpü dışarı bırakmış. Tabii bu arada çalan siren sesinden güvenlik görevlileri hapishanenin her yerini arıyorlarmış. Çöp kutusundan çıkıp sessizce ilerlemeye başlamışlar ama Gulo’nun ayağı ayı kapanına sıkışmış, canı çok yanmış ve bağırmış. Güvenlik görevlileri onları görmüş, Mime onları alt etmiş. Sonra Gulo’nun ayağını kapandan çıkarmış. Sırtına almış Gulo’yu. Çıkış kapısı tam önlerindeymiş, kaçmayı başarmışlar. Gulo, “Bir elin nesi var? İki elin sesi var.” demiş.

Gulo dava açmış, ve palyaçoyu başka hapishaneye attırmış. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” demiş palyaçoya.  İkisi de özgür hayatlarına devam etmişler. Artık Mime’nin hayatında da atasözlerinin önemi varmış… Okuduğunuz için teşekkür ederim. Beni takip etmeyi unutmayın. Görüşürüz.

(Visited 136 times, 1 visits today)