Fal Dükkanı

Bakırköy sokağında; küçük, gizemli ve tuhaf görünmesi için dekore ettiğim garip süs eşyaları ve motiflerle dolu olan aynı zamanda bir o kadar da şirin ve insanın görünce merakına yenik düşüp içeri girmesini sağlayan cinsten bir fal dükkanım var.  Bu küçük dükkanımda, 4 yıl önce tesadüf eseri tanıştığım bir arkadaşım Afra ile birlikte çalışıyoruz. O randevuları alıyor, müşteriler gelmeden önce sosyal medya hesaplarına bakarak işimize yarayabilecek birkaç bilgi ve resim toplayıp bana getiriyor. Bense işimi yapıyorum. Kimileri bu fal denen şeye körü körüne inanır, hatta neredeyse tüm hayatını daha önce hiç tanımadığı bir insanın ağzından çıkan iki çift lafa göre şekillendirir; kimileri de bir yandan mantık duygusunun ağır bastığını düşünerek saçma bulur fakat içten içe düşünmelerine sebep olan şüpheye yenik düşerek gelir dükkanıma.

İnanmayacaksınız ama, yoğunluktan bazen kendime bir saat bile ayıramadığım oluyor. Hatta biz falcıların gece mesaisi olarak adlandırdığı ekstra çalışma türünü bolca uyguluyorum. Geceleri fal bakmak, hem benim hem de karşı taraf için daha heyecanlı bir hal uyandırıyor. Peki neden bunca insan istisnasız her gün kapıma gelip benden kendileri hakkında bir şey duymak istiyor? Övünmek gibi olmasın ama neden bu kadar çok tercih ediliyorum? Her işte olduğu gibi bunun da bir püf noktası var tabii. Bu biraz kurnazlığa biraz da karşınızdaki falcının ne kadar yetenekli olduğuna göre değişiyor. Randevulu çalıştığım için müşterilerimi gelmeden önce az çok tanımış oluyorum. Özellikle sosyal medya hesaplarından paylaştıkları resimlerde, evlerinin veya genellikle zamanlarını geçirdikleri ortamlarının arka planları görünüyorsa; bu onların hayatına misafir olabileceğim, bir nevi ruh gibi onları gizlice izleyebileceğim anlamına geliyor.

Peki bu iş nasıl olacak? Evet, doğuştan gelen bazı özel yeteneklerim var ama bu tamamen çalışma ve istemeye dayanıyor. Geceleri rüyamda astral seyahat yaparak müşterilerimin yanlarına gidebiliyorum. Bazen evlerine bazense iş yerlerine giderek oradaki her detayı aklımda tutmaya çalışıyorum. Mesela masanın üzerinde bulunan aile fotoğrafındaki insanların dış görünüşlerini… Yani işime yarayabileceğini düşündüğüm her şeyi. Sabah uyandığımda da bunları tek tek not ediyor ve bildiklerimi müşterimin önüne koyuyorum. Onlar hakkında verdiğim bu bilgiler güvenlerini kazanmama yardımcı oluyor. Sonrası ise çok kolay. Daha önceki yaşanmışlıklara bakarak gelecek hakkında birkaç bir şey sallayıp evlerine gönderiyorum. Onlar adeta büyülenmiş bir tavırla dükkanımdan çıkarken; ben ve Afra fal karşılığında verdikleri bir tomar paraya bakarak neşemizi buluyoruz.

Bugün gelen müşterim narsist görünümlü tuhaf bir insandı. Sanki bu işi bilen, bizden biri gibiydi. Fal baktırmak için değil de ortamı incelemek, beni tanımak için geldiğini düşündüğüm cinsten biri. Afra, hakkında hiçbir veri bulamadığını söylemişti. Bu durum zaten işimi yeterince zorlaştırıyordu. 6. hislerimi kullanarak doğru bilgiye ulaşabiliyordum fakat bu beni çok yıpratıyordu. Tüm bunlara rağmen söylediklerime şaşırmamış, tepki göstermeden öylece bana bakıyordu. Dürüst olayım, beni ürkütmeyi başarmıştı.

Aylardır aradığım fakat hiçbir kitapçıda bulamadığım bir kitap vardı. Dış görünüşü, arka kapağı normal bir insana göre nasıl astral seyahat yapılacağını anlatan sıradan siyah bir kitaptan farksızdı. Fakat bu benim içim çok farklıydı. Çünkü kitabın içinde yer alan her kelime seni bir adım daha farklılaştırıyor, rüyalarındaki seni kontrol ederek istediğin her şeyi elde etmeni öğretiyordu. Eğer bir kere mantığını kavrarsan, tüm hayatını değiştirebilecek yeterlilikte bir kitap.  Öğrenmek isteyebileceğin her şey hakkında sana yardım edebilecek bir kitap. Bir kitaptan çok daha fazlası. 

4 yıl önce sınırlı sayıda çıkıp yasaklanmış. Sonrada raflardan kaldırılmıştı. Bulmam neredeyse imkansızdı ama bir umut belki de bir yerde karşıma çıkar diye hala bekliyordum. Tuhaf müşterimin gittiği gece astral seyahate çıkamadım. Denedim, çabaladım fakat olmuyordu. Bir şeyler yolunda gitmiyordu ama neden böyle olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. O yüzden hiçbir şey düşünmeden öylece yattım. Uzun süreden sonra ilk defa geceleri zihnimi kontrol etmeyi bırakmıştım. İstemsizce kapanan gözlerimin önünde Taksim’in arka sokakları beliriverdi. Rüyadaydım belli, fakat bu sefer kontrol etmiyordum. Zihnimin, bilinçaltımın bana göstereceği şeyi ben de merak ediyordum. Sanki bir şey arıyor gibi sokağın bir sağ bir de sol tarafına bakınarak yürüyordum.

Sağ tarafımda eski bir kitapçı gördüm. Ayaklarımın sabırsızlıkla içeriye doğru adımlar atıyordu. Kitapların bir kısmı dağınık bir şekilde yerde, diğerleri toz tutmuş, el sürülmemiş raflarda yatıyordu. Gözüm, en üst rafta duran; üzerinde bir adamla kadının dans ettiği kitaba ilişti. Almak için uzandığımda ayağımın üstüne başka bir kitap düştü. İnanamıyorum! Bulmuştum.

Aniden çığlıklarla gözlerimi açtığımda saat sabahın beşiydi. Biliyorum, bu bir işaretti. Oraya gidecektim. Öyle bir yer var mı henüz ben de bilmiyordum fakat gerekirse tüm taksimi arayıp bulacaktım. Üstümü giyinip telaşla evden çıktım. Bir anlığına gözlerimi kapadım. Rüyamı göz önünde bulundurmaya çalıştım ve yürümeye devam ettim. Yaklaşık 2 saati geride bırakmıştım ve ortada ne bir kitapçı ne de rüyamda gördüğüm sokaklara benzer şeyler vardı. Sokağın sonuna gelmiştim artık. Ya sağa dönüp aramaya devam edecektim ya da vazgeçip dönecektim. Derken başımı sağ tarafa doğru çevirdiğimde, mutluluk ve şaşkınlıktan aralanan ağzımla beraber o eski kitap evine bakakaldık. İçeri girdim ve kitabı her yerde aramaya başladım. Hava kararmak üzere buldum. Çalışan amcaya minnet dolu gözlerle bakarak evimin yolunu tuttum.

Evet, aylardır aradığım kitabı sonunda taksimin arka sokaklarında bulmuştum. Aynı gün büyük bir heyecanla kitabı okumaya başladım. 23. sayfaya geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir not buldum. Notta:”Ben olmasaydım bu kitap senin için sadece bir hayalden ibaret olacaktı. Sayemde buradasın ve bunu okuyorsun. Senin rüyana girdim ve sana bir iyilik yaparak bulmanı sağladım. Ben kimim ve senden ne istiyorum diye merak ediyorsun değil mi? O zaman bu gece de zihnini rahat bırak ve rüyanda buluşalım.” yazıyordu. Merak, korku, tedirginlik… Tüm duyguları aynı anda yaşıyordum. Yatağıma uzandım, gözlerimi kapadım. Kimi göreceğimi sabırsızlıkla bekliyordum. O gün fal baktırmaya gelen, şüphelendiğim tuhaf kadını görüyordum. Evet, ta kendisiydi. Şaşkınlığıma engel olamıyordum. ”Benden ne istiyorsun?” diye sorabildim sadece. Bana iş teklifi ediyordu. Beni uzun zamandır araştırdığını, dükkanımı kapatıp onla daha büyük işlere girebileceğimi söyledi. O da benim gibi biriydi. Farklıydı. Hiçbir şey demeden uyandım. Şu son iki üç günde yaşanan olaylara anlam vermek gerçekten güçtü. Bana aylardır aradığım kitabı bulmamı sağlayan insan, kim bilir onla çalışınca neler neler öğretirdi. Kafam karman çormandı.

Sabah dükkana geçtiğimde Afra: ”Ziyaretçin var.” dedi. İçeri girdim ve o, orada oturmuş bana bakıyordu. Gülümseyerek: ”Teklifimi kabul ettiğini hissediyorum” dedi. Bir an duraksadım. Zor bir karardı ve üzerine oturup düşünmem gereken bir şeydi. Fakat ben, ani bir şekilde kalbimin sesini dinleyerek: ”Evet.” dedim. Dükkanı kapatmam kötü olacaktı lakin ne zaman istersem kaldığım yerden kendimi geliştirmiş bir şekilde devam edebilirdim. Artık, son birkaç günde hayatımı değiştirmeme sebep olan; henüz adını bile bilmediğim bir kadınla ortak iş yapacaktık. Nasıl günler beni bekliyor, ne fırtınalarla karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek hissettiğim, tıpkı bana benzeyen ama aynı zamanda tuhaf olan bu kadınla birlikte kısa zaman içinde elde edeceğimiz başarılardı. Ve biliyorsunuz hislerim son derece kuvvetlidir…

 

(Visited 141 times, 1 visits today)