“Fikirler ölmez.” 1881 yılında doğan sarı saçlı, mavi gözlü o bebeği hatırlatır bize. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi ve kardeşleri. Bu bebeğin dünyaya hangi açı ile baktığını henüz hiçbir insan bilmiyor. Gelecekte itilaf devletlerini, Anzakları, düşmanı ülkemizden atacak, kara bulutları üzerimizden dağıtacak kişiydi o. Mustafa…
Yolda geçerken gördüğü askerleri belleğine kazır, onlar gibi olmak isterdi. İlk gittiği okul olan Mahalle Mektebi hep arapça ders veriyordu. Bundan artık sıkılan Mustafa, babasının isteği ile Şemsi Efendi İlkokulu adında bir okula başlar. Artık fen, matematik gibi dersler görür. Ne yazık ki bir gün babasını kaybeder. Çok üzülür ama yapacak bir şey yoktur. Matematik öğretmeni ona Kemal ismini verir, koşarak eve gelerek sevinçle annesine artık adının Mustafa Kemal olduğunu söyler. Çok mutludur.
Annesi tam da o akşam bir rüya görür. Mustafa’nın yani Mustafa Kemal’in cami hocası olmasını isteyen annesi gördüğü rüyanın etkisi ile asker olmasına müsaade eder, uğur getirsin diye başucuna konan babasının kılıcı amacına ulaşmada adeta önündeki engelleri kesip atmıştır.
Yıllarca süren mücadele ve uğraştan sonra Cumhuriyet ilan edilmiş, Türk Milleti koşarcasına medeniyetin emsalsiz takipçisi olmuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Türk Milletinin aklına ve kalbine nakış gibi işlediği hürriyet ve cumhuriyet sevdası ölümsüzleşmiş, gözlerini kapadığı ve veda ettiği 10 Kasım 1938 sonrası bile yaktığı meşalenin sönmediği, fikirlerinin hala yaşadığı ve yaşatıldığının ispatı olmuştur TÜRK MİLLETİ ve Emaneti Cumhuriyeti…