Biri iki, ikiyi bir yapmak matematiğin bile yapamayacağı bir iştir. Yalnızlığı kurtaracak bir iş varsa o da edebiyatın yoğun dalgası. Asaf’ın dediği gibi “Yalnızlık paylaşılmaz, Paylaşılsa yalnızlık olmaz.” Yalnızlık mutluluk gibi paylaştıkça çoğalan değil, saklandıkça çoğalandır.
Ağaç yalnızlığın en belirgin sembolüdür. Sert kavuğunun altında dünyayı ele geçiren kökleri olsa da yalnız bir insandan farkı yoktur. İlkbahar onun için bir gülüş gibidir. Yapraklarına rengini verir, meyvesine kavuşur. Şairlerin mevsimi ise yalnız kalmaya yetmeyen ömür gibidir, bir sonbahar ayrılığıdır. Yalnızlık işte bir ağaçta bile derin izler bırakır.
Birlikte geçirilen anlarda ise hapsolmak, kilitli kalmak ister insan. Tutsaklığı isteyebileceği tek zaman belki de odur. Sadece bir saat, bir dakika, bir saniye… Kavanoza saklamak istersin anları ama engel olamazsın zamanın hızına. Bir bakmışsın sonbahardaki ağaca dönmüşsün. Sana kalan ise yerde yatan sarı, hasta ve yorgun yapraklarına bakmak düşer. Nazım da der ki “Bir gönülde iki sevda olmaz yalan olabilir.” Düşen yapraklar Piraye ise ağaçta Nazım olur. Edebiyat hayatının ve dünyanın kanunu olan yalnızlık iki artı ikinin dört ettiği kadar değişmeyen bir gerçektir.
Bir gülüş ise benim gibi bir ağaca çiçekler açtıran, güneşi bulduran, yaz yağmuru gibi serinletendir. Beni ben yapan neden gider ki, en fazla rüzgarı mutluluğumla kıskandıran çiçeklerim bile bile neden solar ki? Yalnızlık işte cevapsız sorular bütünü. Eski anılar gelir bir süre sonra; dallarıma salıncaklar kurulsun, gövdeme yaslanıp kitaplar okunsun, bir sincap bulsun beni. Derdimi sorsun, anılarıma sığınsın.
Zamanın izinden gider insan, mevsim demlenmesini bekler zaman, her daim hatırlanmayı umut eder anılar. İçimde bir ağaç gibi olsam da her mevsim yaprak dökerim ben.
Her zaman kendimi başka insanların yerine koymuştum. Onları anlamak için değil başka hayatları yaşamak için yaptım bunu. Bazen ağladım, bazen güldüm, bazense başkasının hayatını yaşadım. Kendi hayatıma döndüğüm de ise adapte olmakta zorluk çektim. Ama daha önce hiçbir hayata bu kadar benzememiştim. Evet, ağaç olmaya insandan daha çok bir bitki gibiydim. Milyonlarca ağacın arasından sadece benim bahçemde olan elma ağacıydım. Pencereden dışarı bakmamıştım, dışarıdan içerideki hayatımı inceledim. Bir gülüş oldu beni ağaca çevirdi, bir yağmur oldu beni evime geri götürdü. Bahçem anılarımı saklayan bir sandık oluverdi. Bir de baktım birdenbire yalnız ben oldum. Yaptığım bir iş vardı, o da anılarımı kavanoza alıp saklamak.