Yaklaşık yirmi yıldır burada yaşıyorum. Milano’ya giderken uçağın düştüğü,sabahları sıcaktan geceleri soğuktan insanı hayattan soğumasını sağlayan ve kaçışı olmayan:Sahra Çölü…
En başından başlıyorum anlatmaya. Buraya -bu fakir yere- zenginlikten artık gözlerimizin kör olaya başladığı bir hayattan geliyorum.Uçağın buraya düşmesi belki bir şans belki parayı düşüncesizce harcadığımız için Tanrı’dan gelen bir mesaj bilmiyorum ama bildiğim tek şey hayatım mahvoldu. Alışmamız çok zaman aldı hem bütün mal varlığımız hem bütün sevdiklerimiz yok.Buraya gelince ilk işimiz su bulup ev yapmak oldu ev dediğim de keşke havuzlu 3 katlı bir ev olsa. doğru düzgün odası bile olmayan kaktüsten bir ev. Neyse eninde sonunda burayı yaşam alanımız haline getirmeyi başardık.Ama bir gün her şeyden olabildiğince farklıydı.
Yine her zamanki gibi çölün bunaltıcı sıcağına uyanıyordum ki garip şeyler olduğunu fark ettim. Bu sabah bunaltıcı değildi hatta üşüdüğümü bile söyleyebilirim.Kesin ateşim elli derece oldu diye düşünmedim değil.Hala tam uyanamamıştım.Ama gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım.KAR!!!! Yüzyıllardır kar görmeyen çöle kar yağıyordu inanılır gibi değil. dışarı çıktığımda soğuğa alışık olmayan insanların buz kalıbına dönüp öldüğünü görmek üzücü. Başımı bir kaldırdığımda bir de ne göreyim beş tane uzay gemisi ve içinde yaklaşık sekiz tane uzaylı var.Birden uzay gemileri yanıma indi ve içinden çok da tatlı olmayan ama değişik tipli uzaylılar indi ve hiç de filmlerdeki “Biz dostuz” falan demediler. Bizim dünyamızı ele geçirmeye çalışıyorlarmış.Çöle bu yüzden kar yağmış ve amaçlarına ulaşmaya başladılar çünkü buranın nüfusunun yarısı öldü bile. Savaşmaya başladım ama kırk uzaylıya karşı ben kazanmam neredeyse imkansız. arkadaşlarımın yanına gittim ama toplam sadece yedi kişiyiz büyük ihtimalle yine kaybederiz ama denemekten zarar gelmez. Elimizden gelenin en iyisini yaptık. Gerek kum fırlattık kaktüslerle savaştık ama ne yaparsak yapalım işe yaramadı fakat karşı taraf bize daha adı bile telafuz edemediğimiz şeyler ile saldırdığı için kaçmaktan başka çaremiz yoktu.Kaçtık da nereye kadar en sonunda yakalandık ve devamını hatırlamıyorum. Gözümü daha önce hiç görmediğim bir yerde açtım ve tepemde beş tane uzaylı dikiliyordu. Onlarla biraz konuştuktan sonra amaçlarının gerçekten tüm insanlığı öldürüp bizim gezegenimize yani Dünya’ya taşınmakmış .Onları ikna etmeye çalışsam da ikna olmadılar ve bizi orada bırakıp Dünya’ya gittiler. eğer bizi ayrı odalara kilitlemiş olmasalardı plan yapardık ama arkadaşlarımın nerede olduğunu bilmiyorum. birkaç saat sonra uzaylılar geldi ve dünyamızı ele geçirmediklerini anladık.Sonunda bizi Dünya’ya hem de Milano’ya gönderdiler ve hayatımıza devam ettik. Demeyi çok isterdim ama hiç de beklediğiniz gibi bir son olmadı. Dünyamız ele geçirildi.