İnsanlar bazen yaptıkları şeylerden ya da oldukları kişilerden pek gurur duymazlar. Bu yüzden de çoğu zaman gerçekler insanlara acı verir. Peki bu gerçekleri dile getirmek her zaman doğru mudur? Veya insanları kırmamak adına bazı düşüncelere bir sınırlama getirilmeli midir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kısaca AİHM, bu konu hakkında verdiği kararlarla açıkça ifade özgürlüğünün en rahatsız edici bilgi ve fikirlerde dahi geçerli oldğunu belirtmiştir. Bunun yanlış olduğunu düşünenler ise bazı bilgi ve fikirlerin insanlar üzerinde olumsuz yönde etki yaratabileceğini söylemişlerdir. Ancak bana göre bir şey her ne kadar kötü ve acı verici olursa olsun eğer doğruysa hiçbir şey bunu değiştiremez. Haberleri kanallarını veya gazeteleri düşünün, oradaki haberlerin büyük bir çoğunluğu kötu haber ve felaketlerle doludur. Bu tür haberler çoğu zaman insanları üzer ancak herkesin bunları öğrenme veya ifade etme hakkı vardır.
Bazı düşünceler ise daha kişiseldir ve insanları daha çok etkiler. Örneğin: “Kıyafetlerini hiç beğenmedim.” Dediğinizde karşınızdaki kişi ister istemez kırılır ancak bu sizin düşüncelerinizi değiştirmez. Yapılabilecek en doğru şey bir insanın düşünme şeklini ve fikirlerini değiştirmektek yerine, bü düşünceyi tıpkı bir yapıcı eleştiriymiş gibi almak veya görmezden gelmektir. Bu sayede fikrini söyleyen kişi rahatlar, eleştirilen kişi de üzülmez. Ne de olsa kinsenin düşünceleri aynı olmak zorunda değildir ve her ne kadar kırıcı da olsa kendimizinkinden farklı düşüncelere de kulak vermeli ve saygı duymalıyız.
Ayrıca insanların bazen kötü haberler veya üzücü fikirler duymaya ihtiyacı vardır. Bu sayede Hatalarımızı ve kusurlarımızı bir daha tekrarlamamak üzere düzeltebilmek için motive oluruz. Çoğu insan ödüllerin veya hayali hedeflerin daha iyi birer motivasyon yöntemi olduğunu savunur ancak pişmanlık, üzüntü ve korku insanı asıl motive eden şeylerdir. Hergün yeterince kötü şey oluyor zaten ve insanların bunu öğrenmesini sağlamak insanların bu kötü şeyleri düzeltmeye çalışmasını sağlar.
Anak bazı insanlar kötü haber almaya pek alışık değildir. Bu nedenle bir felaket korkusuyla dünyada gelişen olaylardan haberdar olmak istemezler. Fakat kaçmak bir çözüm değil sadece ertelemedir. Sırf birkaç insan duymadı veya görmezden geldi diye kötü olaylar tersine dönücek değil ya. Bu yüzden bana göre bazı insanların üzülmesini düşünmektense her zaman doğruları savunmak herkesin hakkıdır. Ve haklar duygular ile kısıtlanamazlar.
Her şeye rağmen bir sorumlu arıyorsanız, bu üzücü fikir ve bilgilerin oluşmasını sağlayan insanları suçlayabilirsiniz. Çünkü kimse üzücü düşüncelerini ifade ettiği için sorgulanamaz ancak bu üzücü düşüncelerin oluşmasında bir neden vardır. İşte o neden, ana olaydır ve onu ifade edenler ise sadece aracıdır. Bir düşününi Dünya’ nın sonunun geldiğini dile getiren bir adam mı sorumludur yokksa dünyanın sonunun gelmesine neden olan mı?