Makalede size eşlik edebilecek bir müzik; Chopin~Waltz No.7 in C-Sharp Minor.
Herkes farklı doğar, büyür ve ölür. İnsan yaşamında nerede doğacağını, ailesini, dilini, ırkını ve en önemlisi dış görüşünüşünü seçemez. Kendini olduğu gibi kabul etmek zorundadır, mutlu olmayı öğrenmek ve yaşadığı bedenden, hayattan memnun olmalıdır. Dış görünüşünü tamamıyla değiştirme, olduğu benlikten farklı bir benliğe bürünme çabası akıntıya karşı ters kürek çekmeye benzer, nafiledir.
Şöyle uzunca bir düşünecek olursak aslında insan doğduğunda bu kalıplara girmez, olduğu gibidir, ona bu kalıplara sokmaya çalışan, değersiz hissettiren şey “toplum” dur. Peki ya kim bu “toplum”? Bu güzellik standartlarını herkese dayatıp, tek tip güzellik anlayışını ortaya çıkaran kişilerin hepsi mi kusursuz doğmuştu? Toplumu bu amansız çukura sürükleyen yine kendisi olması ne kadar traji-komik aslında. Biri size gelip burnunuz çirkin dese o kişiye sinirlenip bu dayatmaların ne kadar saçma olduğunu hatta onun ne kadar karakteristik bir şey olduğunu anlatsanızda, bir çoğunuz aynı şeyi bir başkasının burnu için söylüyorsunuz. Tabi kii burda burun simgesel bir kullanım, saç olur, bacaklar olur her türlü şey eleştiriliyor. Bu yüzden yetişkinler için bu duruma hiç üzülmüyorum bunun bir etki-tepki yasası olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Arada istisnalar yok değil, fakat bu kaideyi bozmuyor.
Bu durumdan malesef ki sadece yetişkinler değil, aynı zamanda gençler hatta çocuklar dahi muzdarip. Benim üzüldüğüm kısım burda başlıyor. Sosyal medyada gördükleri plastik cerrahi eserlerini kendileriyle karşılaştırıp özgüven eksikliği yaşamalarından tutun, küçük yaştan itibaren büyük gözükme, sosyal medyada gördükleri insanlar gibi olma çabasına kadar her şey onları zedeliyor. Kusursuzluğun arkasındaki derin kusurları göremiyorlar, gözleri bağlanmış gibi davranıp sadece bu insanların güzel yönlerine odaklanıyorlar. Saf güzelliklerini bir hiç, kocaman bir hiç uğruna heba ediyorlar. Toplumun bu tek tip dayatmaları, hor görmeleri yine kendisini mahvediyor ama kimsenin haberi yok ya da üç maymunu oynuyor gibi. Sanki gözlerini, kulaklarını, ağzını kapatırsa her şey düzelecekmiş gibi.
Kocaman, yapay dudaklar, boyanmaktan heba olmuş kaşlar ve daha birçoğu insanın gerçek güzelliğini örtüyor, insanlara gerçek güzelliğin insanın içinde olduğunu unutturuyor. Kozmetiğe harcanan para yıllık 200 milyar dolar olması biraz fazla değil mi? Günümüzde çoğu çocuğun suratını makyajlı görünce insan aslında şaşıramıyor fakat yine de biraz olsun hayret ediyor. Makyaj yapmak çok güzel bir aktivite fakat yetişkinler için. 10yaşında çocukların suratında güzel değil, zararlı oluyor. İnsan her haliyle güzel olduğunu kabul ederek başlamazsa hayata istediği kadar kendini plastik cerrahinin eline bıraksın, güzel olamaz sadece toplumun dayatmalarının bir kurbanı olur.