Yıl 1984 idi. Günlerden ise Pazar. Her zamanki gibi evimden çıkmış atölyeme doğru yürüyordum esnaf beni selamlıyordu hep beraber bizimle saklambaç oynayan güneşle günaydınlaşıyorduk havadaki bulutlar bize gölge yapmıyordu,yapamıyordu adeta hepimizin içinde bir mutluluk vardı. Mükemmel bir gün olacağını harika haberler alacağımızı tahmin etmiştik sanki mutlu bir anda ortaya çıkan bir sürü kelebek bir anda ortaya çıkmışçasına bir neşe vardı etrafımda mutluluğum giderek çoğalıyordu her şey mükemmeldi ama bu mükemmel günün biteceği bir an olacaktı herkes bunu bekliyordu ben ise hayallerimin en güzelini saf ve duru bembeyaz bir kağıda aktarmak ile meşguldum bu sefer ebe benmişim de benim haberim dahi yokmuş güneş bir anda gitmiş bulutlar ise göz yaşlarını akıtmaya başlamıştı yağmur damlalarından biri tuvalimin üzerinde süzüldü ama bu benim hoşuma gitmişti bir aydır her bir detayıyla uğraştığım o tablonun her bir detayı daha da benzersizdi artık kuruması için atölyenin camına koydum ve uykusuz geçen geceleri telafi etmek için kitabımla birlikte sahile doğru yol almaya başladım her şey mükemmel gidiyordu tüm yorgunluğum o sayfaların arasında kaybolmuştu adeta eve doğru giderken aklıma atölyedeki tablom geldi ve onu içeri almaya gittim o sırada tüm dikkatimi küçük pembe bir kağıt üzerine doğru çekmişti okuduğumda yıllardır sergilerinin birini bile kaçırmadan onun eserlerine olan sevgimin her geçen gün arttığı bir usta ressam bana not bırakmış tablomu sergisine koymak benim ile de sohbet etmek istediğini yazmış idi herkese inat ben söylemiştim harika bir gün ya mükemmel biter ya da muhteşem diye ama şu an o pembe kağıttan başka bir şeye bakamıyordum baksamda okuyamıyor ya da sadece harfleri izliyordum ve sabah olunca yavaşça numaraları çevirdim hala aynı fikirdeydi ben de ona hikayemi bu yaşayıp büyüdüğüm köyü gezerken yaşadığım yerleri göstererek anlatmak istiyordum çünkü sanat ben bunu çiziceğim deyip çizmek değildir sanat bazen lavanta bahçelerinin içindeki bir lavantanın kökü olup ona istediği suyu anlamaktır. Sanat her kötünün iyisini bulabilmektir, her zaman gülümsemektir sanat. O gün tam olarak her şey kusursuzdu bir kez daha anladım komşuluğun ne kadar da güzel bir değer olduğunu sergi için bir de söz istendi benden isimlendir tablonu dedi bana o usta ressam düşündüm önce bulamıyordum ben tam olarak bir ressam bile değildim ki daha ne anlardım sözden yazıdan. Yıldızlar o gece her zamankinden daha da parlaktı ben ise her zamankinden cesur ve kararlı yapabilirdim elbet gökyüzündeki her bir yıldızın yaydığı o ışıktı benim umutlarımı aydınlatan parıltı. Ertesi sabah sergi günüydü ben ise gece boyu yıldızları izlemiştim oyun oynuyorlardı adeta birisi kaydırak birisi ise küçük bir çocuktu benim için ben bunu kelimelerle ifade edemeyebilirdim ama denemeye değerdi dalgaların içinde süzülen bir vapura atladım ve sergi alanına gittim aldığım kötü eleştiriler beni üzüyordu bu benim için başlangıçtı bir sonraki sefere daha da az üzülüyordum en son ise cahillike savaşarak mutlu olmayı öğrendim çünkü Türkiyede sanat anlayışı herkes için aynı olmalıydı tek bir yanlış bütün doğruları götürebilirdi onlar için ben ise bu tabuları kırdım artık cahillikle savaşan gerçek bir sanatçıydım…
Neden Kötü Eleştiri ?
(Visited 59 times, 1 visits today)