‘Adalet’hane

Yaşadığımız dönemde kuralların caydırıcı etkisi bir türlü yeterli olamamaktadır. Gün geçtikçe artan suç oranları ve suçlu sayıları da cabası… Bu gibi durumları engellemek için oluşturulan hapishanelerin yeterli olup olmadığı tartışılır. Fakat bizim asıl sorunumuz bu hapishanelerin sayısının yeterli olup olmadığı. İşte tartışma burada başlıyor…

 

Kimilerine göre sahip olduğumuz hapishane sayısı yeterlidir ve suç oranları olması gereken düzeydedir. Ama bana soracak olursanız hapishaneler görevlerini tam anlamıyla yerine getiremiyor. Yandaki grafikte 2008 ile 2012 arasındaki suç oranlarının artışını görmektesiniz. 2018 ve öncesinde 15.7 olan suç oranı 2012 yılında 40 düzeyine kadar çıkmıştır.

Peki ya hapishane sayısı arttırılmış olsaydı ne gibi sorunlar yaşardık? Her yerde hapishane görmek insan psikolojisini suç işlemeye yönlendirmekle birlikte ülkelerine ve insanlığa karşı olan inançlarını kaybetmelerine yol açabilir. Bu yüzden hapishane sayısını arttırmak istediğimiz suç azalımını sağlamayacak, aksine arttıracak ve daha büyük sosyal yıkımlara yol açacaktır.

”Hapishane sayısını arttırmazsak nasıl olur da bu suçların önüne geçeriz?” dediğinizi duyar gibiyim. Cevabı ise çok basit… Yaptırım gücünü arttırırsak normal bir insan yaptığı ‘kötü’ işten korkacaktır. Fakat bu tür düzenlemelere giderken ‘adaletli’ olmak her ne kadar bize uzak bir kavram olsa da olmazsa olmazdır. Yakın tarihte sadece siyasi görüşünden veya savunduğu değerlerden dolayı içeri atılan doktorları, öğrencileri, avukatları ve yazarları unuttunuz mu? Gerçek suçluların ise dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesi ise tezimi destekleyen diğer bir bulgudur. Bu tür olayların ortak bir sebebi vardır. ‘Adalet’… Adalet bir terazi gibidir değil mi? Kuralların ve tarafsızlığın dengede durmasını sağladığı bir terzi. Fakat günümüzdeki adalet terazisi nedense amacından giderek uzaklaşıyor. Bu yüzden öncelikle sistemlerin vicdan esaslı çalışması ve kuralların tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özgür ruhlu, zeki ve geleceği parlak insanları ise görüşleri yüzünden içeri atmak sadece bize özgü bir harekettir ve dünyada eşi benzeri yoktur. Bu yüzden bazı insanların bu fikirleri engellemeye çalışmak yerine öz eleştiri yapması gerekmektedir. 

Sonuç olarak fikir özgürlüğünün ve bireysel hakların hiçbir şekilde engellenmediği, kişilerin öz eleştiri yaptığı ve herkesin eşit olduğu adaletli bir toplum olmadığımız sürece yaşadığımız sorunlar bizim peşimizi bırakmayacak aksine büyüyecektir. Ve bu yüzden hapishane yaptırtmak da  sorunu çözmez. Nitelikli kurallar ve özgür toplum anlayışı bizim tek çözüm yolumuzdur. Diğer türlü sonumuz pek de uzak değildir.

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim

Umut Bostancıoğlu

 

(Visited 210 times, 1 visits today)