Eğer ortada olan ve hoşlanmadığımız bir durum varsa onu gözümüzün önünden uzaklaştırmak, durumu tamamen ortadan kaldırmaktan çoğu zaman bize daha kolay gelir. Her ne kadar onu göz önünden uzaklaştırmak kolay ve izlenmesi kolay da olsa, problem tamamen ortadan kalkmadığı müddetçe bir şekilde tekrar ortaya çıkacaktır.
Ortada olan bir problemin ortadan kalkmasını sağlamak için öncelikle olayın köküne inmeli ve bu probleme neden olan etkeni bulmalıyız. Etken de temizlenmeyecek olursa, problem nerede olursa olsun bir yerden en olmadık yerde patlak verecektir. Bu nedenle ben suç işleyen insanları hücrelere kapatmaktansa, onlara bu suçu işletenin ne olduğunu bulmayı ve buna uygun yapılandırmalar yapılmasını önerirdim. Peki ya neden?
Elbette ortada bir neden yokken yasalar bakımından yapılabilecek ani bir değişim hemen oturur mu ya da etkisini direkt uygulamaya konulduğu gibi gösterir mi sorularının cevabı kuşkusuz hayır. Ama böyle yaparak insanlara bir ders vermiş olmuyoruz, suçu işlemelerine sebebiyet veren kökün ne olduğunun derinine dahi inmeden onları hayatlarının sonuna kadar, özgürlüklerini ve yaşamlarını yok sayarak bir kutunun içine tıkıyoruz. Ardından arsızca cezalarını bulmalarını ya da suç oranlarının düşmesini bekliyoruz!
Bir kedinin neden sürekli miyavladığını bilmeden onu bir odaya kapatmak ve susmasını beklemek mantıksız olduğu gibi, toplumun eksiklikleri ve yaşam şartlarının değil eşit adil daha olmadığı bir ülkede suç işlenmemesini beklemek de mantıksızdır. İncelendiği zaman açıkça görülebilir ki, toplum düzeni yeterince oturmuş, eğitim düzeyi yüksek ve kültür seviyesi yukarıda olan toplumlardaki şiddet oranı da suç oranı da aynı orantıda düşük. Bu da demek oluyor ki suç yalnızca onu işleyenin değil, bunu işlemesine neden olacak baskının ve eksikliklerin de suçu.
Suçu sıfıra indirmek de elbette çok zorlayıcı bir iş ve muhtemelen gerçekleşmesi imkansız bir hayal yalnızca ama noksanlarımızı tamamlayabilirsek ve kendimize bir şeyler katmaya çalışıp gerekli düzenlemeleri de sağlayacak olursak uzun vadede bile olsa çabalarımızın meyvelerini alabileceğimizi düşünüyorum. Sonuç olarak, bir kutu içerisinde kapalı kalmanın psikoloji üzerindeki etkisi yalnızca ağır bir pişmanlık duygusu olabilir ancak iş işten geçmiştir. Eğer ki suç oranlarını düşürmek istiyorsak o zaman suç işlemenin göze çözüm gibi gelmemesini sağlayacak şartlar ve yaşama stillerine sahip olmalıyız. Bu da ancak devlet düzeninde yapılacak köklü ancak işe yarar değişimlerle beraber gelebilecek bir sonuç olur kanımca.
“Asil kişi yenilik yaratmak ister ve yeni bir erdem. İyi kişi eski şeyleri ister ve eski olanın kalmasından yanadır.” Böyle buyurdu Zerdüşt.