Gözün her zaman yukarıda olsun.Hiçbir zaman emin olamazsın.Kim bilir belki de dünyamıza doğru gelmekte olan bir ufo görürsün.Ertesi gün televizyonda bilinmeyen bir araçtan inen daha önce görülmemiş türden organizmaların haberlerini izlersin.
Yalnız gördüğünün yıllardan beri bilim insanlarının ”uzaylı” olarak adlandırdığı uzun boylu gözleri kulaklarının yerinde olan yeşil canlılar olma olasılığı kumsaldaki kum tanelerinin arasında bir karıncanın ayırt edilmesi kadar düşük bir ihtimal.Tabi ki bazı gezegenlerde gerçekten de yeşil ten renklerine sahip canlılar olabilir.Belki de bu bazı gezegenlerde fotosentez yapabilen kompleks hayvanların bulunduğunun işaretidir.Fotosentez için kloroplast organeli gereklidir ve içindeki klorofil pigmenti canlıya yeşil rengini verir.Ama yine ilerleyen satırlarda da çokça dile getireceğim gibi bu koşullar dünyada geçerli olan koşullardır.Oksijen yerine gezegenimzde bulunması imkansız olan elementler ile solunum işlemini gerçekleştiren canlılar olması da oldukça mantıklı geliyor.
Oturup da düşünürse insan evrende yalnız olamayacağini anlar.Uzayda hava olmaması veya güneş sistemimizde bizim için gerekli olan koşullara sahip başka bir gezegen daha olmaması farklı koşullarda yaşayan canlıların bulunamayacağı anlamına gelmez elbette.Hem biz insanların duyabileceği frekans aralığı diğer hayvanlarla kıyaslandığında oldukça az kalıyor. sonuçta kimse uzaydan biz insan kulağının duyamayacağı veya yine insanın elinden geldiği kadar yaptığı aletlerin kaydedemeyeceği frekans ve dalga boylarında ses dalgalarının dünyamıza uğramadığını iddia edemez.Şu ana kadar bir canlıdan geldiği kesin olan hiçbir ses dalgası kayedilmedi ama ileride böyle bir işaret yakalansa bile orada konuşulan dili bilebilecek biri olacak mı?
Ben günlük hayatımda asla uzaylı kelimesini kullanmam.Biz nerede yaşıyoruz?Dünyada.Peki dünya nerede?Uzayda değil mi?Eğer uzayda yaşayan canlılara uzaylı deniyorsa biz de uzaylı sayılmaz mıyız? Daha kendimize dünyalı diyecek yüzü bulamıyorken dünyanın başka yerlerinde yaşayan insanlarla bir farkımız olmadığını kavrayamamışken başka canılar hakkında nasıl böyle bir genelleme yapabiliriz?
Bu koskoca evrende yalnız değiliz.Sadece biz henüz dünya üzerinde kullanılamayacak derecede büyük olan milyarlarca güneş yılı uzaklıktaki canlılara ulaşabilmiş değiliz.Onlardan da bir sinyal alamadığımıza göre iki seçenek var.Ya onlar da henüz bize ulaşabilecek teknoloji ve bilgiye sahip değiller ya da kendi aralarında,belki de daha yakınlarındaki başka bir gezegenle iletişime geçtiler ve daha uzaklara gitmeyi şu anlık bir ihtiyaç olarak görmüyorlar.Bizlerse kendi dünyamızdaki tüm kaynakları tüketmekle kalmadık başka gezegenlerden sömürüecek kaynak ve kullanılacak canlı bulma uğraşlarındayız.Belki bundan yüzyıllar sonra uzayın resmini çeken cihazlara gezegenler arası yapılan yolculukların resimleri takılacak.Ve belki de birbirleri ile iletişime geçen ve sonucunda hep o filmlerde izlediğimiz gezegenler arası savaşı başlatan organizmaların gezegenlerine doğru uçan savaş uçaklarının o gezegeni patlatma anını göreceğiz ve başka yaşam formlarının da izlemiş olma ihtimalinin olduğu kendi dünyamızı korumak için başka gezegenlerle iletişime geçme girişiminden kaçınacağız.Bence en iyisi Arthur C.Clarke’ın ”İki seçenek var bu evrende ya yalnızız ya da değiliz.İkisi de korku verici” sözünün doğru olmasması,hep bir umut olarak gördüğümüz o canlıların da biz insanlar gibi korkunç ve bencil hayvanlara benzememesi için dua etmeliyiz.