Dünya’nın değişiminde en büyük rol oynayan biz insanlar, maalesef ki Dünya’nın içinde bulunduğu bu değişimde kendi türümüzden başkasına yaşama şansı vermiyoruz. Hal böyleyken de şiddet eksik olur mu hiç?
Bugünlerde nereye bakarsanız bakın çoğu şeyin içinde şiddetin bulunduğunu göreceksiniz. Francis Bacon ne demiş: ” En güzel manzaranın olduğu yerde bile, ağaçların, yaprakların altında böcekler birbirlerini yer. Şiddet yaşamın bir parçasıdır.” Bu konuda Bacon’u haklı buluyorum. Evet, şiddet hayatımızın bir parçası, belki de vazgeçilmezidir. Fakat şiddetin dozu kaçtığı anda şiddet, hayatımızın bir parçası olmaktan çıkar ve hayatı bize zehretmeye başlar.
Diyeceksiniz “Şiddetin azı da çoğu da kötüdür.” Haklısınız ama ben size çıkıp da “Vazgeçin şiddetten, hepimiz barış içinde sessiz, sakin yaşayalım.” desem. Kaçınız hayatınız boyunca kavga etmeden sessiz sakin bir hayat sürebilecek? Elbette düşüncesi güzel fakat önemli olan düşünceyi uygulamaya geçirmek. Şiddet dediğimde sadece fiziksel şiddetten bahsetmiyorum. Bu uyguladığınız şiddet duygusal, ekonomik veya cinsel şiddet de olabilir.
Benim amacım burada şiddetin iyi bir şey olduğunu savunmak değil tam tersine, size şiddetin kötü bir şey olduğunu ve istemeseniz de şiddetin var olacağı ve var olmaya devam edeceğini anlatmak, biraz da “spor” veya “hobi” adı altında uygulanan şiddetlerden bahsetmek istiyorum.
İspanyolların geleneği olan boğa güreşi “kan sporu” olarak ele alınsa da bu geleneğin sporla uzaktan yakından alakası yoktur. Hatta boğa güreşi, bana göre insanlık tarihinde hayvanlara karşı yapılmış en büyük katliamlardan biridir. Her ne kadar birçok insan boğa güreşinin eğlenceli olduğunu düşünse de aslında yaşananlar ve boğanın marus kaldığı muamele kan dondurucu diyebiliriz.
Sadece görünüşüyle bile içimize korku salan boğa, her ne kadar güçlü ve sağlıklı görünse de arenada gördüğümüz boğa aslında zayıf düşürülmüş, yarı kör ve zihinsel olarak acı çektirilmiş bir boğadır. Arenaya çıkacağı zaman boğanın güçlü olması istenmez çünkü boğa ne kadar güçlüyse matadorun boğayı zapt etmesi ve öldürmesi de o kadar zor olacaktır.
Arenaya çıkacak olan boğaya iki gün öncesinden başlayarak görüşünü bulanıklaştırmak için gözlerine vazelin sürme, solunumunu engellemek için burun deliklerine pamuk doldurma gibi işlemler uygulanıyor. Arenaya çıktığı zaman da daha agresif ve kafası karışık halde olmasını sağlamak için hayvanı, arenaya çıkmadan önce birkaç gün karanlık bir kutuda bekletiyorlar.
Boğa güreşleri genellikle üç farklı sahneden oluşmaktadır. Gösteri boğanın pikador ile karşılaşmasıyla başlar. Pikadorlar arenaya ellerinde pika adı verilen bıçak benzeri bir aletle, at sırtında girerler ve pikayla boğanın boyun kaslarını keserler. Böylece boğa giderek kan kaybından zayıf düşer. Sonunda da hepimizin tahmin ettiği gibi boğa oracıkta hayatını kaybeder. Size sadece iki sorum var. Bu hayvan ölümü hak edecek ne yaptı? Size bu hayvanı sırf sizin zevkleriniz için öldürme hakkını veren kimdi?
Kendi zevkleriniz için başkasının canını yakamazsınız, onu öldüremezsiniz. Eğer psikopatsanız, kendi psikopatlığınızı içinizde yaşayın. Ne olursa olsun, ister insan ister hayvan olsun ona zarar verme hakkınız yoktur. Bu tür etkinlikler yasaklanmış olsa da olmasa da. Eğer sen bunun bilincinde olmazsan, toplum bunun bilincinde olmazsa bunu ne yasak engelleyebilir ne de kanun.