Çok uzun bir zamandır uzayda yaşam olabileceği söylenmekte. Uzayda yaşam kurulabilmesi, insanları yayılabilmesi ve her türlü alanda gelişebilmemiz için büyük bir fırsat. Bu sebepten ötürü de çoğu zengin yapıya sahip ülkeler, daha da varsıl olmak için benim geleceğe yatırım diye bahsetmek istediğim uzay araştırmalarına büyük para desteklerinde bulunmaktadırlar.
Uzayda yaşam kurmak ve artık sadece bilim kurgu filmlerinde görebileceğimiz ilgi çekici gelişmelere doğru yelken açmanın heyecanını bir yana koyup bir de vicdanen düşünmemiz gerektiğini savunuyorum; şu an mahvolan dünyamızın sonunu getirdikten sonra, bu felaketi bir de peşimizden bilinmez güzellikteki uzaya taşımak doğru bir hareket mi?
Biliyorum muhtemelen takılmam gereken noktanın bu olmadığını düşünüyorsunuz fakat bir hayal edelim, bu sınırsız muhteşemliklerle ve cömert kaynaklarla bezeli olan dünyamızı kirletiyoruz ve gün geçtikçe onu öldürüyoruz. Üstelik onun bize yaptığı kötü bir şey de yok, bize can veren, bizi besleyen büyüten ve öğrenmemizi sağlayan dünyamızın hiçbir suçu yok lakin bir onu her gün birazcık daha öldürüyoruz. Biz cani insanlar, bu katliamı kendi “annemize” yapıyorsak kim bilir elin gezegenlerine neler yapmayız…
Elbette bunlar vicdani düşünceler fakat eğer iznim olursa ,naçizane düşüncem, dünyayı maalesef vicdan değil de ekonomi ya da daha doğru bir köke inmek isteyecek olursak mantığımız yönetmekte. Bu mantıken baktığımızda gayet şık bir hareket, söylüyorum ya bir çok açıdan resmen bir devrim! Ancak aynı zamanda birçok savaş sebebi de olabilir…
Tekrar vicdani konulara götüreceğim sizi, bu yazımda biraz git gel yaparak çözüme ulaşmayı denemek istedim. Her neyse, büyük ülkeler arasındaki “hakimiyet” savaşında her kim uzay gelişmesini en yakından takip edip, ilk adımı atacak olursa o belki bir miktar daha dünyanın iplerini ellerine alabilirmiş gibime geliyor –uzaya çıkılma konusundan bahsetmiyorum, onlar geçeli bayağı bir oluyorlar. Benim bahsettiğim kolonileşme veya yaşam kurma ile ilgili olan yarış.
Bu yarış da sessiz sedasız bir yarış olmayacak görünüşe bakılırsa. Siyasi açıdan inceleyecek olursak içinden çıkamayacağız gerçi ama yine de ana hatlara baktığımızda ortaya şöyle böyle bir taslak çıkıyor. Yine de konumuz tam olarak bu değil.
Eğer konumuza mantık çerçevesinden bakacak olursak yeni keşifler ve hiç durmadan gelişen bilim ve daha bir çok konu hakkında biz insanoğlu için çok akıl almaz gelişmeler çağına girebilme gibi ihtimallerimiz var. Bu açıdan her ne kadar bu yatırımları desteklesem ve sık sık bizim ülkemizin de bu konularda bir aksiyona geçmesi gerektiğini savunsam ve arzulasam da bu vicdani konular şahsen beni çok büyük bir ikilemde bırakmakta… Ama her konuda da vicdani olarak düşünecek olsaydık dünyamız nasıl dönerdi gibi bir düşünce aklıma gelir gibi oldu. İlginç aslında, belki de dünyamızı terk edip başka bir gezegene gitmek ona da yapabileceğimiz bir iyilik olabilir. Kim bilir? İyi yönden bakmak istediğimiz müddetçe birçok iyi sonuca ulaşabiliriz.
Bilim Kurgusal Gelişmeler
(Visited 97 times, 1 visits today)