“Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu”
Ne güzel demiş Melih Cevdet Anday. Tüm bunlar olduğunda gerçekten de güzel olurdu yaşamak. Dertsiz, tasasız bir yaşam, bir insan hayattan daha ne isteyebilir ki?
Öncelikle güzel bir havadan bahsetmiş şairimiz. “Güzel hava” deyince insanın aklına başta pek bir şey gelmese de anlamını incelediğimizde kendimizi çok derin sularda buluyoruz. Nedir güzel hava? Güneşin bol olduğu aydınlık hava mı; yoksa karsız, fırtınasız, sessiz, sakin ve sıcacık bir hava mı? Elbette burada anlatılan şey bu değil. Güzel hava; yaşama sevincinin, umudun, neşenin, hayat coşkusunun somutlaştırılmasıdır. Yani eğer umut varsa, mutluluk varsa, coşku varsa yaşamak güzeldir.
Bunun ardından da güç ve kuvvetten bahsedilmiş. Özünde sağlıklı olmayı kastetmiş şair. Günümüzde milyonlarca insanın acı çektiği bu durumu bir cümleyle güzelleştirmiş, yoluna koymuş. Gücün kuvvetin yerinde olması, tüm insanlığın dilediği şey, belki de yaşamı güzelleştirebilecek en büyük şey.
Elin ekmek tutmuşsa bir de… Burada şair çok önemli bir konuya parmak basmış: işsizlik. Yine pek çok insanın sorun yaşadığı, çoğuna hayatı zindan eden ve hatta toplumun sınıflara bölünmesine temel oluşturan bir olgudur işsizlik. Dolaylı yoldan para meselesidir aslında. Para meselesi ise insanoğlunun yaptığı en büyük hatadır bence. Elin ekmek tutması ise düzgün bir işe, yeterli bir paraya sahip olmayı simgeler -ki bu da yüz binlerce insanın düşlediği şeydir-. Yani ekmek tutuyorsa eliniz, yaşamak güzel şeydir.
Tertemiz bir gönüle, kar gibi bir alına bakar aslında tüm dünya. Herkeste olduğu sürece her şey çok güzelken eksikliğinde dünyayı sellerin basacağı bir özelliktir. Tertemiz bir gönüle sahipse bir insan, hiç kötülük düşünmüyorsa, herkesin iyiliği için çabalıyorsa, vicdanlıysa veya kar gibi bir alna sahipse, dürüstse, güvenilirse ve hatta etrafındaki insanlar da böyleyse hayat çok güzeldir. Aksi takdirde ne yaşamın güzelliği ne de anlamı kalır.
Kendinden, kimseden korkmamak… Bu tabir yine üstü çok kapalı gelse de anlatmakla bitiremeyeceğimiz değerler içeriyor. İnsanın kendinden korkmaması, kendine duyduğu güveni ve kendisiyle olan barışıklığı ona hayatı güzelleştirir. Hele kimseden korkmuyorsa o mutluluğun sırrını çözmüştür. Kimseden korkmaması, onu umursamaz değil özüne saygılı bir insan yapar. Başka insanlara karşı korku duyarak yaşayan bir insan kendi benliğinden uzak düşer ve yaşamaktan zevk alamaz. Öyleyse ne anlamı kalır hayatın? Her zaman birilerinin himayesi altında monoton ve düz bir şekilde yaşamsal faaliyetlerini sürdürerek ne elde edilebilir? Yani kendisinden, kimseden korkmuyorsa insan, yaşamak ne güzel şeydir.
Bir diğer dikkat etmemiz gereken konu ise dosta güvenme durumu. Dost, güvenildiği takdirde dosttur. Güvenilmeyen birine dost denilemez. Eğer bir insanın güvenebileceği bir dostu varsa o kişi ne şanslıdır! Güvenmek demek dertlerini, tasalarını, sırlarını ikiye bölmek demektir. Kısacası hayatı hafifletmek üzere paylaşmaktır. Öyleyse güvenebileceğimiz bir dosta sahip olmak hayatı yaşamaya değer kılan en büyük etkenlerden biridir.
İyi günler beklemek, iyi günlere inanmak da hayatı güzelleştirmeye yetecek sihirli değneklerden biridir. Bunun diğer bir adı ise umuttur, amaçtır. Gelecek güzel günleri beklemek, kişiye bir hayat amacı kazandırır ve bunu bir umut tepsisinde sunar. İnsana kazandırılan bu şey ise hayatı yaşamaya değer kılar. Eğer inanıyorsa iyi günlere insan, hayat ne güzeldir ona.
Yaşamak ne güzel şey bunlar olduğunda. Tek biri bile yeterken mutlu yaşamaya, bunların hepsinin bir arada olduğunu düşünün. Her ne kadar kulağa gerçekçi gelmese de bize umut aşılayacak bu şiir, belki de bizlere verilmek istenen ve hayatı keşfetmemizi amaçlayan bir mesajdır. Kısacası bu şiir özünde çok anlamlı, okunulması ve okutulması gereken çok değerli bir edebi varlıktır.