Neden Mutlu Değiliz ?

Bilmiyorum geçen sene yazdığım Marmaris konulu yazımı okudunuz mu ama Marmaris’in benim için Türkiye’nin en doğal ve mutluluk içeren yeri olduğunu, beni tanıyan herkes bilir. Birazcık özetlemek gerekirse Marmaris’te yaşayan neredeyse herkesin yüzünde bir gülümseme vardır. Peki Ankara’da yaşayan birinin yüzüne baktığımızda neden bıkkınlık ve mutsuzlukla dolu bir ruhla karşılaşıyoruz?

Bence bunun nedeni Marmaris’te kimsenin hiçbir şekilde parayı, alış verişi, trafiği kafasına takmaması stresten ve telaştan uzakta yaşaması. Aynı zamanda Marmaris’in yerlilerinden kimse yaşadığı olayların negatif tarafını göz önünde bulundurmaz, hayatın negatif tarafına takılı kalmaz. Spontane gelişir olaylar çünkü, planlanacak çok da bir şey yoktur. Olduğu gibidir her şey saf ve temiz… Bırakın komşu dün ne giymiş diye dedikodu yapmayı, bir sonraki gün giyecekleri kıyafet bile umurlarında değildir. Onlar için gerçek mutluluk, sahip oldukları kıyafetler, ayakkabılar, aldıkları notlar değil. Onlar için asıl önemli olan şey sahip oldukları arkadaşlar, kalplerinde sakladıkları gizli aşklar ve gökyüzünde parlayan güneşin sebep olduğu mutluluktur. Güneş demişken oranın her kalbi ısıtacak kadar sıcak olan havasını, gözlerini açtıklarında karşılarına çıkan masmavi denizi, etraflarındaki yemyeşil ormanları da unutmamak gerek. Mavi ve yeşilin buluştuğu ufak ama tatlı Marmaris’le, grinin krallığını sürdürdüğü koskoca Ankara harbiden yarışabilir mi sizce? Bence bu soruya karar vermeden önce bir de Ankara’yı incelememiz lazım.

Binlerce işsiz kalan öğretmen mi dersiniz, ne olmak istediğini bilmemesine rağmen binlerce para harcayıp zorla okutulan yüzlerce çocuk mu? Marmaris’in, sahip olduğu tek şey olan “mutluluk” haricinde bu şehirde ne ararsanız vardır. Tabi mutluluk olmadan bir işe yararlar mı? Bence hayır. Ankara’daki çocukların yerinde olmak isteyen kim bilir kaç kişi vardır Marmaris’te. Böyle güzel eğitimler almak, ikinci ev olarak araba ve AVM’de yaşamak eğlenceliymiş gibi gelir ilk başta. Ama bilmezler buradaki insanın huyunu suyunu. Geldikten 1 yıl sonra anca anlarlar Ankara’nın adeta koskoca bir hapishane olduğunu. Ne mavi vardır bu şehirde ne de yeşil… Gökyüzü bile gridir hatta, kışlarımız soğuk, donuk geçer. Trafiğimiz vardır bir de. Marmaris’te olduğu gibi küçük tatlı yollar yerine geniş 4 şeritli yollarımız vardır. Yolun genişliğine aldanıp nasıl trafik olabilir demeyin. Gelin görün, bakalım trafiğe takılmadan gidebiliyor musunuz istediğiniz yere. Ankara sabır ister ama bu sabırı korumak için size hiç yardımcı olmayacak kadar acımasız ve zorlayıcı bir şehirdir. Para, para ve paradır burdakilerin en yakın dostu. Bu iğrenç varlık üzerine kurulmuştur binlerce hayat. Yaptıkları her hareketi para ve toplumda değer görebilmek için yapar burda yaşayanlar. Bilmezler ki kaybedecek hiçbir şeyleri olmasaydı nasıl mutlu olurlardı. Korkaktır Ankara’nın insanı çünkü o kadar hırslıdır ki, varını yoğunu koymuştur üniversiteye gidebilmek için ama üniversiteden mezun olduğunda elinde kalan tek şey bir diplomadır. Hiçbir işe yaramaz. Yıllardır uğraşmıştır, karşılık bekler hayattan hayat yardım etmeye çalışsa da Ankara engel olur çünkü Ankara’ya göre tek akıllı, parayı eğitim yerine, torpile harcayandır. Kısacası hak etsen bile o hakkı elinden alır Ankara. Boşa gider onca zaman ve para… Bıktırır Ankara… Hakkıyla bir yerlere gelmeye çalışan için en korkunç yerdir bura. Mutlu olmayı hak etmek için her şeyi yapsan da Ankara seni mahveder.

Bir Marmarislinin, kalbi de Marmaris gibidir. Küçük ama rengarenk. Aynı zamanda bir Ankaralının kalbi de Ankara gibidir. Büyük ama içi çok gereksiz şeylerle dolu. Yani Ankara’dır Ankaralıların negatifliğinin sebebi ve Marmaris’tir Marmarislileri mutlu eden.

(Visited 114 times, 1 visits today)