1233 yılında doğmuş ve o günlerde 9 yaşında olan bir çocuk varmış. Çocuğun adı Akon’muş. Babasının adı ise Blarcado (Blarkado)’ymuş. Akon bir Salı akşamı kar yağdığında yemek bulmak için dışarıya çıkmış. Dışarıda arkadaş edinmiş ve bayağı oynamış. Babası Blarcado da onu merak etmiş. Ama evden dışarıya çıkmak istememiş. Bu arada Akon ise bu arkadaşıyla en yakın arkadaş olmaya karar vermiş. Arkadaşının adı Prlacto (Prlakto)’ymuş. Akon babasının yemek istediğini hatırlayıp hemen ormana gitmiş. Oradan yemek toplamayı başarmış. Akon aynı zamanda çocuk savaşçı olarak da bilinirmiş. Eve geldikten 1 saat sonra babası ile yemek yemiş. Yemekleri de inek etiymiş. Akon ormanda iken inek eti bulmuş.
Akon, arkadaşı, babası ve arkadaşının babası ile kampa gitmiş. Kampta yemek almaya giderken Prlacto “Ben de seninle gelebilir miyim? Daha önce hiç ormana gitmedim de” demiş. Akon da “Tabii ki gelebilirsin” demiş. Ama orada birbirlerini kaybetmişler. Prlacto orada tek başındayken bir ejderha ile karşılaşmış. Ejderhaya yakalanmamaya çalışmış. Ejderhanın adı da Krimctlo (Krimktlo)’ymuş. Yine de Krimctlo Prlacto’yu bulmuş. Avucunun içine sokmuş ve ağzından ateş çıkarmış. Bu sesi duyan Akon ateş sesine yakınlaşmaya çalışmış ve Prlacto’yu bulmayı başarmış. Ama geç kalmış. Ejderha Krimctlo Prlacto’yu alıp havalanmış. Sanki bütün dünya sessizliğe bürünmüş. Yine de pes etmemiş. Akon akıllı bir çocukmuş. Her an ne yapacağını bilirmiş.
Aklındaki şey uçan bir kayıkmış. Bunu yapmak biraz zor tabii, hatta imkansız bile olabilir! Ama bunu başaracağını biliyormuş. Gölün başında beklemiş nasıl yapacak diye. Düşünürken o da ne?! GÖLDEN GEÇEN BİR KAYIK! HEM DE İÇİ BOŞ! Onu hemen uzanıp yakalamış. Biraz ormanda eşya bulup kayığın altına koymuş. Bunu yapması tam 3 saat sürmüş. Yine de başarmış. Altına demir,bilye,tahta,yaprak,yapıştırıcı… Yani ormanda ne varsa kayığın altına koymuş. Çok korkarak kayığın içine girmiş. Oraya bir buton koyup ona basmış. Hemen onların gittiği yere gitmiş. Orası büyük tabii, her yerinde lavlar,sıcak taşlar… Yani hayatta ki tüm sıcak maddeler ile kaplı bir kaleymiş. Prlacto oradan “Kurtarın beni!” diye bağırıyormuş. “Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuyorum?” diye düşünmüş. O da kaleye girmiş. Prlacto’yu görmüş. Sonra Krimctlo’ya plan kurmaya başlamış. Hemen masanın yanına buton, butonun 2 metre uzağına ise bir kalenin filelerini koymuş. Buton ile fileyi birbirlerine bağlamış. Krimctlo ayağını oraya getirdiği an ayağı takılmış. Son olarak plandaki gibi Prlacto’yu kurtarmışlar.
Sonra Krimctlo’nun ağladığını görmüşler. Çok üzülmüşler ve ayağındaki ipi çözmüşler. Ancak Krimctlo’ya “Bir daha hiç kimseye saldırma! Biz sana her gün uçan kayığımız ile gelip et veririz” demiş Akon. Krimctlo bunu onaylamış. Tabii ki sözlerini tutmuşlar. Artık her gün mutlu mesut yaşamışlar.