İçimdeki Dedektif

Salı günü gecenin üçüydü. Birisinin narin bir ses tonuyla fısıldamasıyla uyandım. Bıkmadan aynı cümleyi tekrarlıyordu, ”Mayın tarlasına gözler kapalı yaklaşımaz.”. Söylediği cümle çok garipti, sanki bana kötü bir şeylerin olacağını söylemeye çalışıyormuş gibiydi. Yatağımdan kalktığımda ses kısılmıştı. Kahvaltımı yapıp yerde duran çantamı alıp evden çıktım. Müzk çalarımı açıp kullaklıkları taktım, müzik listesinden en çok hoşuma giden şarkıyı açıp okula doğru yol almaya başladım. Aklımdan beni uyandıran sesin kimin olduğunu çıkarmaya çalışırken cümlenin anlamına takıldım. Fazla bir anlamı yoktu ama kullanmak için seçtiği terimler çok garipti, acaba ”mayın tarlası” ve ”kapalı gözler” ile ne demeye çalışmıştı? Düşüncelerime tam dalmışken o sesi yine duydum fakat bu sefer ”Kitabın yazarına değil, anlattığı mesaja bakılır’ dedi. Kulaklık takmama rağmen duyduğumdan biraz paniklemiştim, yerimde durup etrafıma bakındım. Yanımdan geçenler ya bir anda durduğumdan bana tip tip bakıp gidiyordu ya da yüzüme bakmayıp yollarına devam ediyorlardı. Son cümlesi daha da anlamsız geldi. Okula ulaştığımda sesin ne demek istediğini anlamıştım. ”Kitabı yazarına değil, anlattığı mesaja bakılır.” derken yazarı kendine, kitabı ise söylediği ilk söze benzettirmişti. Sesin dediklerine uyarak ilk sözleri üzerinde düşünmeye başladım. O anda yanıma yakın arkadaşım Mustafa gelmişti. Beni dürterek haftaya olacak sınavda kopya vermemi istedi, buna karşı ben de reddettim çünkü ne olrsa olsun o hep benden yardım istiyordu ve kendisi karşılık olarak asla yardım etmezdi. Mustafa yüzünü buruşturarak uzaklaştı. Sınıftan çıktığında sırt çantamdan boş bir defter çıkarttım ve sesin ilk cümlesini defterime yazdım, sonra kelimeleri anlamlarına göre böldüm. ”Kapalı göz” teriminin körü körüne inanmak, ”Mayın tarlası” ise insan kitlesi anlamına geliyordu fakat o kitlenin içinde kimler vardı? Arkadaşlarım mı, yoksa ailem ve akrabalarım mı? Bu soruya cevabı bulamıyordum, defteri dolaba koyup hava almak için dışarı çıktım. Kantinden çikolata alıp sınıfa geri giderken birisinin dolabımı açmaya çalıştığını gördüm, okul formaası ve siyah bir maske giyiyordu. Beni görünce hızlıca üst kata çıktı, ben de onun peşinden gittim. Üst kata çıktığımda öğrenciler arasına karışmıştı. Tam müdürün yanına gidecektim ki birisi benim omzumdan tutmuş, bırakmıyordu. Arkama döndüğümde Mustafa’nın yüzünü gördüm. Mustafa bana gülerek ”Öğrenci zili çaldı, haydi sınıfa inelim.” dedi. Zamanın ne kadar hzılı geçtiğini fark etmemiştim. Olanları Mustafa’ya anlatmamaya karar verdim ve tek bir kelime etmeden sınıfa indim. Herşey çok şüpheli gelmişti bana, önce garip sesler duymuştum ve sonra birisi dolabımın kilidini kırmaya kalkıştı. Eve geldiğimde dolabımda duran beyaz tahtayı alıp üzerine ipuçları ve şüphelileri yazdım. İpuçlarını kullanarak şüphelilerin büyük bir kısmını listeden çıkartmıştım fakat yeterli değildi, şüpheli listesi yine de uzundu. Aradan üç saat geçti ve kesin bir çözüm bulamadım. Gecenin körüydü, çok yorgundum. Beyaz tahtayı dolabımın arkasına koyup yatağa yattım. Tam uykuya dalacaktım ki o sesi duydum fakat eskisi gibi narin ve sakin tonda değildi. Daha öfkeli ve kabaydı. Ses bana ”Senin daha akıllı olduğunu düşünüyordum, fakat yanılmaşım! Yakalaman gereken kişiye yaklaşamadın bile.” dedi ve daha kısık bir sesle ”Şimdi balkona çıkıp nefes al.”dedi. Korkuma yenik düşüp sesin benden istediğini yaptım. Balkondan dışarı bakarken tüm dışarısının çok sessiz olduğunu farkettim, sonra bir çığlık duydum. Diğer bşnalara baktım fakat tek bir apartmanın ışığı bile yanmamıştı. Bütün mahalle sessizliğe büründü. Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuordum? Dışarıda bir kadının maskeli ve bıçaklı bir adam tarafından kovalandığını gördüm. Adamın giydikleri benim dolabımı açmaya çalışanla aynıydı. Montumu giyip hemen aşağıya indim. Aşağıya indiğimde kadın kanlar içinde yatıyordu, katil ise beni görür görmez kaçtı. Onun peşinden koşmak yerine polisi ve ilk yardımı arayıp kadının yanında kaldım. Neyse ki ambulans vaktinde gelmişti ve polis ne olduğunu anlatmamı istediğinde katili önceden okulda gördüğümü söylemeyip kadının peşinden koştuğunu söyledim. Aradan günler geçti, sınav günüydü. Çıkacak konuları iyi bildiğimden fazla moralimi bozmadım. Sınav başlamıştı ve yanımda Mustafa oturuyordu. Her zamanki gibi birinci soruyu görür görmez beni dürterek bana cevabı sordu. Ona aldırış etmeden sınavımı yapıp çıktım. Mustafa’nın buna çok kızdığı yüzünden de görülüyordu. Ertesi gün sınav sonuçları açıklanmıştı, her zaman olduğu gibi tam not aldım ama aynı şey Mustafa için geçerli değildi. O yine geçersiz bir not aldı. Bana karşı beslediği kin gözlerindeki ateşte gözüküyordu. Mustafa’nın moralini umursamadan ondan kalem vermesini istedim. Mustafa öfkesini göstermemek için sakin bir ses tonuyla bana ”Dolabımdan alabilirsin.” dedi ve kantine gitti. Mustafa’nın dolabını açtığımda o gece gördüğüm katilin maskesi ve kanlı bıçağı duruyordu. Etrafımdakilerin ilgisini fazla çekmeden kalemi alıp dolabı kapattıp sınıfa gittim, mümkün olduğunca Mustafa’dan uzak durmaya çalıştım. Eve geldiğimde hemen planlarımı çıkartıp ipuçlarını ve şüpheli listesini düzeltip herşeye baştan başladım. Bunların arkasındaki kişi belliydi, o kişi Mustafa’ydı. Tam da teorimin sağlamasını yapacaktım ki kapı çaldı. Kapı deliğinden bakıtığımda kimseyi göremedim, kimsenin olmadığına emin olmak için kapıyı açtığımda Mustafa elinde bıçakla önümde duruyordu. Kaçmadan önce ”Niye bunu yapıyorsun, senin amacın ne?” sordum, Mustafa da ”Sınavlarım çok düşük, ne hocalar ne de en yakın arkadaşım bana yardım etmek istiyor. Öğretmenleri uyarmak için sokaktaki kadını bıçakladım ve şimdi senin işini bitireceğim.” dedi. Üzerine kapıyı kapatmaya çalışıp kaçtım fakat kapı kapanmadığından Mustafa içeri girip peşimden gitti. Odama girdiğimde elime sopa alıp ışıkları kapattım. Mustafa içeriye girip beni korkutmak için ”Merak etme, bu iş hızla bitecek.” dedi fakat beni korkutamadı. Sopayla eline vurup bıçağı bırakmasını sağladım ve hemen boğazına dolandım ve onu bayıltmayı becerdim. Mustafa kendine gelmeden önce hemen kollarını bağlayıp polisi aradım. Bir sonraki gün okula gururla girdim ve bir daha böyle olay yaşamadım.

(Visited 100 times, 1 visits today)