Küçük Kalmak

 Çocukluğumuzda yaptığımız bazı şeylerin, günümüzde kimse tarafından yapılmadığını, yok olduklarını gözlemlemek dışarı çıkmak kadar kolay. Küçükken ben ve arkadaşlarım, elimize “Metro” çikolatalarımızı alır, oyuncak tabancalarımızla aynı bir aksiyon filmi gibi çatışırdık, mermimiz olmasa bile o kadar eğleniyorduk ki, bazen eve gitmeyi bile unutuyorduk. Sürekli birbirimizi evlerimize çağırırdık. Şimdi insanlar çok değişti, kimse kimseyi evine çağırmaz oldu. Arkadaşlarımızla dışarıya çıkar, ayıp, yasak dinlemeden tanımadığımız insanların ziline basar kaçardık. Tabii bunun ne kadar yanlış bir davranış olduğunu sonradan anladık.

 Bazen arkadaşlarımın parası olmazdı, onlara elimden geldiği kadarıyla yardımcı olurdum. Bunu yapmayı çok severdim. Arkadaşlarım da benim param olmadığımda eksiğimi sualsiz tamamlarlardı. Şimdi öyle bir şey kalmadı. Arkadaşlarıma karşılıksız şekilde para versem de onlar 3-5₺ gibi küçük miktarlarda paraları borç olarak sayıp bana verebiliyorlar. Gerçekten anlamıyorum. Bazı şeyler okulda öğrenilmiyor, “Her okula giden insan terbiyelidir, okumuş insan akıllıdır.” demek kesinlikle yanlış bir şeydir diye düşünüyorum. Şahsen senelerdir okul hayatı içerisinde bulunmaktayım ve bazı davranışları hayretle izliyorum. Bir insan nasıl olur da bir öğretmenine tehdit içerikli cümle kurar? Böyle bir insan 30 sene de terbiye alsa, düzeltilebileceğine inanmıyorum. Aklımda kalan küçüklük anılarımdan bir tanesini aktarmayı çok isterim. Küçükken Ozan diye bir arkadaşım vardı. Hatırlamadığım bir nedenden dolayı kavga etmiştik ki bunun fazla saçma bir neden olduğuna eminim. Kavga ettiğimizde çok üzülmüştüm. Annemden, ozanın sevdiği bir yemek yapıp bana bir tabak vermesini istemiştim. Annem çikolatalı kek yapmıştı. Aşağı indim, kapılarını çaldım. Kapıyı annesi açtı. Ozan’ın evde olup olmadığını sordum. Annesi ozanı çağırdı. Ozan’a bir tabak kek uzattım ve özür diledim. Özrümü kabul ettiğinde çok mutlu olmuştum. Yukarı çıkıp en sevdiğimiz bilgisayar oyunlarını oynamıştık. Son 5-6 senedir kimse ile o zamanlardaki arkadaşlarımla olduğu kadar eğlenemiyoruz. Keşke hep küçük kalsaydı insanlar, masum… Şimdi bazı “öğrenci” diye adlandırılan insanlara bakıyorum da, 14-15 yaşında bir insan okula neden kesici alet, ateşli silah, muşta getirir ki? Yaş belirtmemin burada önemli olacağını düşünmüyorum ki genel olarak bir insan neden bu tarz araçları kullanır, buna da anlam veremiyorum.

Keşke yine “Buzparmak” dondurmalarımızı yiyip grup halinde bisiklet sürsek. Bisikletlerimizin arka çamurluklarına boş pet şişe sıkıştırıp motosiklet sesi çıkartsaydık keşke. İnsanlar sürekli değişiyor. Bazen çocuk kalmayı çok istiyorum. Dünyanın diğer yüzüyle karşılaşmamayı, İnsanların diğer yüzleriyle, karanlık taraflarıyla hiç tanışmamayı… Eskiden çocuklar arkadaşlarını seçmezlerdi. Ne olursa olsun, kim olursa olsun birliktelik içinde olurlardı. “Arkadaş seçmek” terimi sonradan gelen bir terim, kavram. Bunun en büyük nedeni ise küçükken herkesin masum olduğu gerçeğidir. Küçük olduğum zamanları fazlasıyla özlüyorum ve keşke küçüklüğümde sahip olduğum masum ve eğlenceli arkadaşlık ilişkilerine tekrar sahip olabilseydim diyorum.

 

(Visited 74 times, 1 visits today)