Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır, dedi Ata’m ölmeden önce. Ama o dediği söz bir gün maalesef gerçekleşti.Sabah saat 8:00’de uyandım.Mutluydum o gün.Birden aşağıdan bağırma ve ağlama sesleri geldi. Aşağıya indim. Bir baktım babam telefondaki kişiye bağırıyordu, annem de hüngür hüngür ağlıyordu.O zamanlar on yaşındaydım.Ben gelince babam sustu, annem göz yaşlarını sildi. Ve ikisi de bana evde sakince durmam gerektiğini onların önemli işlerinin olduğunu söylediler.Ve dışarı çıktılar. Perdenin arkasından baktığımda annemle babam hüzünlü bir şekilde”Atamız ölmek üzereymiş,doktorlar söylemiş”dediler.Bir an gözlerimden yaş aktı.Üzülüyordum çünkü. Bizi o kadar düşman içerisinden cesareti ,mantıklılığı, kararlılığı ve liderliği kurtarmıştı o. Hayatı boyunca uğraşıp milletin gönlünde olan o cesur adam ölüyordu.Yatakta öyle canı alınırcasına yatıyordu.Bekleyemezdim.Göz yaşlarımı sildim, üstümü giyinip derhal Dolmabahçe Sarayı’na gitmeyi düşündüm. Gittim. Ben geldiğimde saat dokuzu beş geçiyordu. Herkesin ellerinde mendil, göz yaşları döküyordu. Birisine sorduğumda ”Ata’mız vefat etmiş.”’ dedi ve yanımdan ağlayarak gitti.Bir baktım Ata’mı mezara katılmış bir düzine asker onu taşıyordu. Ata’m ölmüştü.Yanımdan geçen herkes ağladığı için beni de ağlama tuttu.Yüzyılın bulunmazı,başkomutanı, vatansever o adam şimdi cansız bir şekilde karşımda duruyordu.Herkes yaslara boğulmuş, baygınlık geçirenler bile vardı.Ve o günde sonra milletimiz hiçbir zaman onu unutmayacağını ümit ederek,ona son kez baktıktan ve onu saygıyla andıktan sonra ağlayarak annem ve ben eve doğru yola koyulduk.
ATAM’IN ÖLÜMÜ
(Visited 117 times, 1 visits today)