Tarihi Kalkanoğlu Pilavcısı

    

Bu yazımda Trabzon’a giden herkesin mutlaka gitmesi gereken bir restorandan bahsetmek istiyorum: Kalkanoğlu Restoranı. Bu restoranın ismini duyduğumda pek ilgimi çekmemişti doğrusu.  Ayrıca bir pilav ne kadar güzel olabilirdi ki. Fakat muhteşem kokular saçan bu güzel tabak önüme geldiğinde ve bir lokma aldığımda neden birçok ünlü dahil Trabzon’a gelen hemen hemen herkesin buraya mutlaka uğradığını anladım. 

 

Öncelikle bu restoranın osmanlı zamanlarına dayanan hikayesine değinelim. Söylenene göre, bu küçük restoran 1856’dan beri sülaleden devam eden bir gelenekmiş. 1850’li yıllarda Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Trabzon Valisi askerlere yiyecek pilav hazırlaması için padişahtan iyi bir pilavcıbaşı istiyor. Padişah önceden tanıdığı Kalkanoğlu lakaplı Süleyman Ağa’dan Trabzon’a gitmesini istiyor. Askerlere ve halka dağıtılmak üzere bir aş evi açılıyor ve halka burada bedava pilav, hoşaf dağıtılıyor. Kısa zamanda leziz pilavların ünü yayılıyor.

1854 Kırım Harbi’nin sona ermesiyle Süleyman Ağa Trabzon’da 1856 yılında Kalkanoğlu Pilavcısı dükkanını açıyor.  Türkiye’de iki tane restoranı var. Bir tanesi İstanbul’da, diğeri ise Trabzon’da. Fakat ilk açıldığı asıl yer Trabzon. Buraya ulaşımdan bahsedecek olursak burası Trabzon şehrinin merkezinde eski çarşının içinde  yer alan bir yer, dolayısıyla araba ile gidiyorsanız park etmek sizin için biraz sıkıntı olabilir. Restorana girdiğinizde muhteşem pilav kokusu ve neredeyse 150 yılın biriktirdiği  nostaljik hava sizi büyülüyor ve kendinizi tarih sahnesinde bir yerde gibi hissediyorsunuz. İki katlı bir yer olmasına rağmen içerisi çok küçük fakat bir o kadar da kalabalık, neredeyse yer bulmak zor oluyor diyebilirim. Bu kalabalık içerisinde çalışanların samimi hareketleri sizi evinizde gibi hissettiriyor.

Duvarlarda asılı yüz yirmi yıllık kepçeler ve kazanlar var. Masalar ve sandalyeler tahtadan olup nostaljik bir görüntü veriyor restorana.  Üç tane pilav kazanının olduğu bölümde ise restoranda çalışan aile üyeleri servisi  yapıyor. Masalardan birine oturduğunuzda ise buraya daha önceden gelmiş insanların bıraktığı notları masanın üstündeki şeffaf bir örtünün altında görebiliyorsunuz.

Yemeklere gelince  yanda yer alan görseldeki gibi çok fazla çeşit yok. Fakat bu sizi yanıltmasın, her birinin lezzeti sizi başka dünyalara götürecek. Ben gittiğimde pilav üstü kavurma yanında ise hoşaf içmiştim ve gerçekten damak tadına hitap eden harika bir tadı var. Et sevmiyorsanız bile pilavın yanında kuru fasulye yiyebilirsiniz. Bu yemeğin bu kadar güzel olmasının sırrını saklamıyorlar. Fakat oldukça sabır gerektiren bir süreç. Kısaca içinde ilik, et suyu ve Trabzon’un meşhur tereyağı var. Ayrıca servis sırasında garip olan şey ise pilav, kavurma veya kuru fasulyenin gram hesabıyla müşterilere servis edilmesi. Bunun hikayesi ise Vali bir ziyareti sırasında pilav dağıtım sisteminden rahatsız olmuş ve Süleyman Ağa’ya pilavın eşit şekilde, terazi ile tartılarak verilmesini istemiş. O günden sonra da pilav terazi ile tartılarak verilmeye başlanmış.

Kısaca Trabzon’a giden herkesin buraya mutlaka uğramasını öneriyorum. Yalnız uğrayacağınız saati çok geciktirmeyin çünkü belli miktarda yapılan yemekler kısa sürede tükeniyor ve geç saatlere kalmıyor.  Fiyatlar uygun ve lezzet muhteşem. Burada yediklerinizin, unutamayacağınız tatlar arasında hafızanızda yer alacağından eminim.

 

 

Kaynakça:

-http://yenihayatintadi.com

https://blog.n11.com

-https://www.haberler.com

(Visited 300 times, 1 visits today)