Soğuk bir kış akşamıydı. Rüzgar’ın uğultulu sesi ev camlarına çarpıyordu. Gecenin karanlığında hafif hafif yağan yağmur, üzgün bir bulutun gözyaşlarını andırıyordu . Genç kız yorgun bedenini taşımakta zorluk çekerken bir yandan da şemsiyesini havada tutmaya çalışıyordu .Gözlerini yere sabitlemiş, yavaş ve sakin adımlarla ilerliyor, bir yandan da narin bir şarkı mırıldanıyordu. Sanki içinde bir kararsızlık vardı ve bu onu hiç gitmediği yerlere götürüyordu. Arada bir soluklanıyor ,çantasını indirerek dinleniyor ve sonra tekrardan sırtına alarak yola devam ediyordu. Kısa süre sonra bir evin önünde durdu. Cebinde tuttuğu anahtarı aldı ve geniş bahçeli bu evin kapısına doğru yol aldı. Hava yavaş yavaş kararırken, yağmur da dinmişti. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Annesi onu mutfakta karşıladı “Hoş geldin kızım, İrem geldi şimdi, yukarıda seni bekliyor çık istersen.” İrem’in geldiğini duyunca sevindi genç kız. Onunla konuşmaya ihtiyacı vardı. Annesine gülümseyerek; “Sağ ol anne, ben yukarı çıkıyorum.” dedi ve koşar adımlarla yukarı çıktı. İrem yatağına uzanmış tavana bakıyordu. Ilgın’ın geldiğini görünce hemen ayaklandı ve sarıldı .Genç kız şimdi kendini daha iyi hissediyordu. Beraber yatağa oturdular. İrem; “Bugün ne oldu ya öyle? Sana bir şey mi dediler?” Genç kız soluklandı .Bu gün yaşadıkları aklına gelince gözleri doldu. Ne diyeceğini bilemedi. Bunu fark eden İrem yanına gelerek sarıldı. Genç kız artık göz yaşlarını bırakma vaktinin geldiğini anladı ve kendini o koca boşluğa bıraktı .”Ben ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyorum. Sanki bir uçurumun kenarındayım ve her an düşebilirim. Lütfen İrem , bana yardım et ,ben çok üzgünüm.” diye fısıldadı İrem’in kulağına. İrem, kollarını çekti ve ” Sen çok sevdin ama o bilemedi .Olanları duydum ama senden de duymak istedim.” dedi. Genç kız başıyla onayladı. ” Bana onu sevmememi söyledi sanki bu mümkünmüş gibi .Olmaz dedi ,olamaz. Ben sadece boş gözlerle baktım. O an bana şaka gibi gelmişti ama değilmiş.” İrem başını eğdi. O da üzgün görünüyordu. Sadece ” Üzülme.” diyebildi. Başka ne diyeceğini bilemedi.
O akşam geç saatlere kadar dertleştiler ve bu her ikisine de çok iyi geldi . İrem o akşam Ilgın ‘ larda kaldı. Ertesi gün okula yorgun gittiler ama pek de sorun yaşamadılar. 2. Teneffüste kantine giderken kapılara ve duvarlara asılmış olan posterler dikkatlerini çekti. Posterde tüm sınıfların da katılacağı bir balo yapılacağı yazıyordu hem de iki hafta sonra.Sevinmişlerdi. Tekrardan kantine doğru yürürken karşılarına Meriç çıktı. Genç kız ne yapacağını şaşırmıştı. Dünden dolayı çok kızgındı. Adımlarını yavaşlattı ve Kafasını kaldırdı. . Genç kızın istemsizce gözleri doldu ve buna rağmen gözlerini hiç çekmedi. Sanki gözleri konuşuyordu. Ruhları kaybolmuş melek gibi…
Baloya son bir hafta kalmıştı ve hiçbir kıyafet almamışlardı ve aynı zamanda da hazırlıklı da değillerdi bu yüzden o gün okul çıkışı İrem ile beraber alışverişe gittiler. Kendilerine çok abartılı olmayan fakat bir o kadar da hoş elbiseler buldular. Her ikisi de aldıklarından memnundular.
Balo akşamı çok heyecanlıydılar. Güzelce kıyafetlerini giyinip evden çıktılar. Yolda nasıl geçeceği hakkında sohbet ettiler. Ilgın’ın babası onları kapıda bıraktı. İçeri girerken Meriç’i gördü genç kız. O anda tek düşündüğü şey bazen bazı şeyleri unutması gerekiyordu. Belki hiç yaşanmamış kılması gerekiyordu. Meriç’in yüzüne baktı. Ne kadar da duygusuz olduğunu gördü. Ya da o öyle anlamıştı. İçeri girdiği zaman gördüğü görüntüye hayranlıkla baktı. Çok kişi vardı ve hepsi de uyum içindeydiler. Genç kız çok heyecanlıydı çünkü ilk kez bir baloya katılıyordu. İlk kez bu ortamı yaşıyordu ve bu onu mutlu ediyordu.
Kısa süre sonra balo başladı ve herkes teker teker dansa kalkmaya başladı. İrem ve Ilgın bir köşede oturdular çünkü dans etmeyeceklerini biliyorlardı. Onlar da kendi aralarında sohbete daldılar. Konuşurken biri yanlarına geldi. Genç kız kafasını yukarı doğru kaldırdı ve karşısında Meriç’i görünce şaşkınlığını gizleyemedi.
Meriç yumuşak bir sesle; “Ilgın, benimle dans eder misin?” diye sordu. Ilgın şaşkınlıkla kafasını onaylarmışçasına salladı. O sırada neye onay verdiğini bile bilmiyordu çünkü çok şaşkındı. Meriç elini uzattı ve genç kız tuttu.Sahneye geldiklerinde genç adam çöktü. O sırada narin bir müzik çalmaya başladı ve müzik eşliğinde dans etmeye başladılar. Şarkı bitimine kadar hiç gözlerini birbirinden ayırmadılar.
Genç adam eğilerek kulağına özür dilerim diye fısıldadı ve bu fısıltı ömür boyu müzik eşliğinde devam etti…