Bilim dünyası yapay zekanın geleceği konusunda ikiye ayrılmış durumda. İnsanoğlu kendi sonunu mu hazırlıyor? Yoksa yeni bir dünya mı yaratıyor? Peki nedir bu yapay zekâ?
Yapay zekâ, makinelerin karmaşık problemlere insanlar gibi çözümler üretmesini sağlama ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Bu genellikle insan zekâsının karakteristiğini alıp, bilgisayarda algoritma olarak uygulanarak gerçekleştirilir. Talep edilen veya arzulanan ihtiyaçlara göre, hangi etkiye karşı hangi akli tavır sergilenecekse, az veya fazla esnek ya da etkili yaklaşımlar sergilenebilir. Yapay zekâ, genellikle bilgisayar bilimleri ile ilişkilendirilsede matematik, biyoloji, psikoloji, felsefe ve diğer farklı bilimler ile de yakından ilgilidir. Tüm bu alanlardaki bilgilerin kombine edilmesi sonucunda yapay zekâ konusundaki gelişmelere bağlı olacaktır. Kullanım alanlarına bakacak olursak; ses tanıma, görüntü işleme, yüz tanıma, doğal dil işleme ve muhakemedir. Bunların içinde muhakeme en zor alanıdır. Örneğin bir araç kaza yapacak sağ tarafta bebek arabasıyla giden bir kadın diğer tarafta, üç inşaat işçisi. Araç hangi tarafa yönelmeli? Buna insan dahi zor karar verirken. Makineler ne yapabilir ki?
Şimdilik yapay zekanın kontrolü insanlarda, yapay zekanın insanlara yaklaşımını zamanla göreceğiz. Bu fırsat mı risk mi kavramını resmi rakamlar üstünden açıklayalım. Global danışman firması olan PWC’nin yaptığı araştırmaya göre, yapay zeka küresel ekonomiye trilyonlarca dolar katkı sağlayacaktır. Bu katkıyla 2030 küresel ekonomik büyüklüğün %14 daha fazla olacağı öngörülüyor. Bu gelişimi tetikleyen nokta olarak verimlilik, ürün kalitesi ve tüketim artışına dikkat çekiliyor. Yine araştırmalara göre en büyük etkenin sağlık hizmetleri ve otomotiv sektöründe olması bekleniyor. Otomotiv sektöründeki bu olumlu gidişat gelecekteki araçların insansız olacağını gösteriyor. Yapay zekanın etkileyeceği diğer sektörler ise finansal hizmetler, ulaşım, lojistik, iletişim ve enerji sektörü sayabiliriz. Araştırmaya göre 7 trilyon dolar ile en çok katma değer sağlayacak ülke Çin olurken ikinciliğe Kuzey Amerika oynuyor.
Birçok açıdan olumlu çözümleri sunacak teknolojiler, Tech Crunch’da yer alan habere göre, o kadar da masum değil 1969 yılında Neil Armstrong bir kongrede yaptığı konuşmada ki şu sözleri; “Bilim kehanete henüz hâkim değil, her önümüzdeki yıl, sonraki 10 yıldan daha fazla çalışmalıyız” dile getirmiş, bilimin henüz “bazı şeylere” hazır olmadığını belirtmişti. O tarihten bu yana, gelişen teknoloji ise her yıl ve sonraki 10 yıl sürekli yeni çözümleri insanlığın kullanımına sunmuştu. Bu bağlamda dönem itibariyle yapay zekâ teknolojileri ön görülemeyecek bir şekilde gelmeye başladı. Bilim insanları potansiyel gerçeklik içerisinde çalışmalarını yürütmek isterken, meydana getireceği sonuçlar tahmin edilemeyen yapay zekâ teknolojilerine “geleceğin teknolojisi” gözüyle bakılıyor. Konuyla ilgili 33 yapay zekâ araştırmacısı görüşlerini dile getirdi. Dile getirilen görüşler ise hiç iç açıcı olarak gözükmüyordu. Alanında uzman bilim insanları, 20 yıl içerisinde birçok dalda insanlığın hizmetine sunulacak yapay zekanın büyük risk taşıyacağını ifade etti. Risk çerçevesinde başta hatalı algoritmaya sahip robotların varlığı öne sürülürken, kötü yönetilecek bir yapay zekâ teknolojisin, mali ve ekonomik açıdan büyük bir zararı meydana getirebileceği ifade edildi. MIT Medya Laboratuvarı ve Harvard Programı Evrimsel Dinamik Yetkilisi Dr. Joscha Bach konuyla ilgili yaptığı açıklamada, yakın vadede teknolojinin getireceği olumsuzlukları öngöremediklerini dile getirdi. Otomasyon teknolojileri ve verimlilik açısından son derece faydalı olacak teknolojilerin, ücrete dayalı bir ekonomik sistemin varlığına nasıl bir etki yapacağının tahmin dahi edilemediğini belirten Dr. Joscha, sonuçların iyimser olmayacağını düşündüklerini vurguladı. Aynı zamanda, kontrol edilemeyen bir yapay zekanın, toplum yapısında meydana getireceği değişikliğin, robot algoritmaları ile hesaplanamadığını söyleyen Dr. Joscha, işin sosyolojik boyutunun ihmal edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Yapay zekâ teknolojileri, kurumsal ve toplumsal alanlarda enerji başta olmak üzere, pek çok alanda hayatımıza girmiş ya da girmek üzere durumundalar. Sanayi Devrimi sonrasında ortaya atılan “Bilişim, Teknoloji, Robot” Devrimi kavramlarına temel hazırlayacak etkenlerden biri olan yapay zekanın, yeni bir devrim meydana getirmesinin an meselesi olduğunu söyleyebiliriz. Alanında uzman bilim insanları dahi henüz sonucu kestiremiyorken, “geleceğin teknolojisinin” nelere kadir olacağını bekleyip göreceğiz.