Okulla beraber gittiğim MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nde gördüklerim beni çok etkilemişti. Özellikle fosiller..
Bu nedenle fosiller hakkında araştırma yapamaya başladım.
Fosillerin, yer kabuğunun en üst kısmını oluşturan tortul kayaçların büyük bir kısmının içerisinde bulunan, bazen iyi korunmuş, bazen de erozyon ve tortul oluşumu sırasında tahrip olmuş ölmüş organizmalar olduğunu, fosilin kelime anlamının da Latince “yerden çıkartılan” anlamına geldiğini öğrendim.
Fosiller, jeolojik devirlerde yaşamış ancak günümüze kadar ulaşamamış birçok canlı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaları yanında canlı türlerinin ortaya çıkışından günümüze kadar geçirdikleri evrim hakkında bilgiler vermeleri nedeniyle çok önemlidir.
Ayrıca geçmişte var olan canlı artıkları her zaman fosil olarak günümüze ulaşmamaktadır. Canlı artıklarının fosil olarak günümüze kadar gelmesi için bir takım fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar geçirmesi gerekmektedir.
Bu arada ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl çözülmesi ile oluşan fosilleri biz günümüzde yakıt olarak kullanabiliyoruz. Bu yakıtlara kömür, petrol ya da doğal gaz diyoruz.
Bir de denizde yaşayan canlıların karada yaşayan canlılara göre daha fazla fosilleştiği de paleontologlar tarafından bildirilmektedir. Nedeni ise denizde yaşayan canlının ölmesi ile birlikte deniz dibine inmesi ve burada üzerlerinin tortullarla kaplanmasıdır.
Paleontolog dedim ya, paleontologlar dünya üzerinde yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl önce yaşamış canlıları inceleyen ve bu nedenle fosiller üzerinde çalışan bilimadamlarıdır.
İlginç ve heyecen dolu bir meslek.
Acaba Paleontolog mu olsam?