Bu diyarın girişinde, tuğlalardan yapılmış devasa bir kapı bulunur. Ancak bu kapıyı yalnızca büyüyle açabilirsiniz. Şehrin etrafı, uzun ve gizemli bir nehirle çevrilidir. Nehir, tam ortasında bir şelaleye bölünerek ikiye ayrılır: Bir tarafında büyücüler, diğer tarafında ise cadılar yaşar.
Şehrin ortak alanında büyük ve karanlık bir orman vardır. Ancak bu büyülü ormandan herkes geçmeye cesaret edemez. Ormanın derinliklerine yalnızca iki tarafın özel başkanları girebilir. Bu şehrin bir çıkışı yoktur; bir yerden başlayıp sonsuzluğa kadar uzanır.
Bu büyülü diyarda her an sihir gerçekleşebilir ve karşılaşacağınız şeyler oldukça sıra dışı olabilir. Örneğin, karşınıza yürüyen evler çıkabilir! Buradaki evler, belirli aralıklarla yer değiştirir çünkü büyücüler göç etmeyi çok sever.
Şehrin tam merkezinde Büyücülük Okulu bulunur. Karanlık bir şatoya benzeyen bu okulun dış cephesi, ejderha derisiyle kaplıdır. Okulun bahçesinde, öğrencilerin içine girebileceği bir havuz yerine bataklık vardır. Ayrıca bahçede rengârenk, güzel kokulu çiçekler açar. Bu çiçekler her gün yeni bir çiçek açar ve içinden bir cüce çıkar. Çıkan her cüce, büyücülük öğretmeni olur!
Çiçeklerin hemen alt kısmında sarmaşıklar uzanır. Bu sarmaşıklar, yanlış büyü yapan öğrencileri yakalayarak okul idaresine götürür.
Okulun içinde, konuşan aynalar duvarları süsler. Bu aynalar, öğrencilere yollarını bulmaları için rehberlik eder. Ancak dikkat edin! Her saat başı, merdivenler yer değiştirir. Bu yüzden okulda yolunuzu kaybetmemek için dikkatli olmalısınız. Burası hem çok eğlenceli hem de gizemlerle dolu bir yer.
Eğer bir gün bu şehre yolunuz düşerse kedilerle göz teması kurmamaya dikkat edin. Çünkü bu diyarda kediler cadılara, köpekler ise büyücülere dönüşebilir!