Eğitimin Kısıtlayıcılığı

Eğitim, bireyin gelişimini sağlayan, ufkunu açan, öğrenme sürecini destekleyen ve farkındalığını artıran bir araçtır. Ancak son zamanlarda, ülkemizdeki eğitim sistemi, öğrenciler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bu sistem, çocukların özgürlüklerini kısıtlıyor, onları sıkıştırıyor ve bu durum ailelerin de stres seviyelerini artırıyor. Bu nedenle, eğitimdeki bu sorunları düzeltmek büyük önem taşıyor.

Pablo Picasso’nun “Eğitim, bireyin özgür yaratıcılığını kısıtlar.” sözü, modern eğitim sistemlerinin bireylerin doğal yaratıcılıklarını nasıl sınırladığını eleştiriyor. Picasso’nun görüşüne katılıyorum çünkü eğitim sistemimiz, özellikle ülkemizde, çocukların kendilerini ifade etmeleri ve düşünce sınırlarını zorlamaları konusunda büyük engeller çıkarıyor. Picasso’nun bu görüşüyle, Lev Tolstoy’un “Eğitim, insanın toplumsal sorumluluklarını anlamasına yardımcı olmaktadır” sözünü desteklediğimi söyleyebilirim, çünkü Tolstoy’un görüşü daha çok toplumsal sorumluluklar üzerine odaklanırken benim savunduğum görüş, eğitimde yaratıcılığın ve özgürlüğün de önemli olması gerektiğidir.

Diğer ülkelerdeki çocuklar, daha rahat bir eğitim sistemine sahipken, burada öğrenciler sürekli sınavlar ve ödevlerle boğuluyor. Örneğin, birçok aile çocuklarını sadece sınav başarısına göre değerlendiriyor. Bir çocuk tarih sınavından yüksek not alırken, matematikten düşük not aldığında, aileler genellikle çocuğu matematik dershanesine göndermeyi tercih ediyor. Ancak yurt dışında, çocuğun ilgi alanları doğrultusunda daha esnek bir yaklaşım benimseniyor; çocuklar, ilgi duydukları alanlara göre yönlendiriliyor ve kendi tutkularına göre kurslar alabiliyor.

Bu durum sadece öğrencileri değil, aileleri de olumsuz etkiliyor. Çocuklar, sürekli olarak sınavlara ve ödevlere odaklanarak kendilerini ifade etme özgürlüklerini kaybediyorlar. Bu durum sonunda, çocukların ilgisi azalıp, teknolojiye, telefonlara ve tabletlere yönelmelerine neden oluyor. Eğitim sistemindeki bu kısıtlamalar, öğrencilerin doğal gelişimlerini engelliyor.

Birçok öğretmen, öğrenciler sınavlarda düşük aldığında onlara tepki gösteriyor ve bazen fiziksel ya da psikolojik baskılar uyguluyor. Bu, eğitimdeki önemli sorunlardan biridir. Önceki sistemde bazı iyi yanlar olsa da, o dönemde de öğrencilere uygulanan şiddet daha fazlaydı. Bu durumun değiştirilmesi gerekiyor.

Eğitim sisteminin reforme edilmesi, öğrencilerin özgür düşüncelerini geliştirmelerine olanak sağlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sistemini değiştirerek bu kısıtlamaları ortadan kaldırabilir. Öğrencilere, kendi ilgi alanlarına göre etkinlikler ve kurslar seçebilme özgürlüğü tanınmalıdır. Bu sayede ülkemiz daha çok gelişebilir ve çocuklar daha sağlıklı bir eğitim süreci geçirebilir.

Sonuç olarak eğitim sisteminde yapılacak değişikliklerle, çocukların özgürlükleri artırılabilir ve onların yaratıcı düşünme yetenekleri desteklenebilir. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı, özgür, zevkli ve faydalı eğitim sistemine geri dönmek, çocuklarımızın gelişimi için en doğru yol olacaktır. Atatürk’ün yolundan giderek, çocukları sevmeli, onların özgür düşünceye sahip olmalarını sağlamalı ve onların geleceğe umutla bakmalarına yardımcı olmalıyız.

(Visited 8 times, 1 visits today)