Yeniden doğumum

27 Aralık 1899

Sevgili günlük şimdi son keşfimi yapıp emekliye ayrılacağım ama henüz kilitli kapıyı açamadık çok zorladık ve hala bulamıyoruz pat, bir dakika arkadaşlarım bana sesleniyor galiba kapıyı açmışlar. Şimdi tam olarak şimdi içeri giriyorum işte hayatımın keşfi bir tabut mu? Ama kilitli değil hadi kaldırın açıld…

 

Kendimi sıfırlanmış hissediyordum,

-Neler oluyor bana aah sakalım gitmiş ve buda ne kırışıklar yok.

Bunlar olduktan sonra ekibimi bulamadım bende kendime odaklanmaya karar verdim gençtim ve zekâm sivrileşip artmıştı. Etrafta birkaç eşya vardı ve ilk aklıma gelen şey robot yapmaktı gariptir ki hayatımda hiç robot yapmamıştım ama nasıl yapacağımı biliyordum sanki. Metalleri kaldırırken bir şeyi daha fark ettim metaller hafifti yani bana göre hafifti yere bıraktığımda yerde küçük bir çukur oluşturmuştum buda bana bir şeyi oturttu güçlenmiş, kuvvetlenmiştim. Bu benim rüyalarımdaki bendim ve her şey garip gelmeye başladı yanımda taşıdığım bir Gps olurdu hep çıkardım direk ve nerde olduğuma baktım piramidin oradaydık ilk başta yanlış gösteriyor ya da öldüm diyordum. Biraz gezinince yanıldığımı kavradım tüm kayaları kaktüsleri anımsıyor, tanıyordum. İlerde bir nehir gördüm ve hemen Gps’i açtım Nil Nehrinin yanındaydım ve biraz ileride medeniyet vardı. Koşmaya başladım, koştum, koştum, koştum ve gene koştum. Gariptir ki rüzgârdan hızlı, sesten yavaştım inanılmazdı dünyadaki en hızlı moleküldüm, organizmaydım belki de en hızlı madde topluluğuydum aniden ayağım acımaya başladı ve yanıyordum ayakkabılarım sürtünmeye dayanamamıştı ve canım acıya acıya medeniyet dediğimiz yere vardım ama buradaki insanlarda bir gariplik vardı herkesin tek dişi kalmıştı ve bu çok garipti. Biraz yiyecek ve yeni bir çift ayakkabı aldım ve tekrar koşmadan önce içine buz koydum ve koştum suyun üstünde koştum karada dağda her yerde koşarak Angora’ya vardım.

Günlüğüm yoktu kayıptı neredeydi bu günlük piramitten çıktığımdan beri yoktu. Ne yaparsın bazı şeylerde kaybolabilirmiş, neyse geceyi geçirecek bir yer lazım bana. Bir han buldum, bu han ormanın kalbindeydi bu yüzden adı da ormanın hanı idi ve geceleyin bir güzel dinlendim bu handa. Uyandığımda bir dost eski bir dost olan arkadaşıma mektup gönderdim. Başıma gelenleri yazdım ve onu ziyaret için önce eve gidip hazırlık yaptım. Bir hafta geçti ben hemen ziyarete gittim. Arkadaşım bana çok saçma bulduğunu söyledi ve inanmadı ben de mecbur her şeyi gösterdim. O çok şaşırdı beni birtakım testlerle sınadı ve hepsini kolaylıkla aştım ve en sonda bir DNA testi yaptık ve ben artık insan değildim insanların ortak genlerinin yüzde altmış yedisi bozulmuştu bende ben artık insanımsı bir yaratıktım. Aradan zaman geçti oturdum ve yeni bir şey daha fark ettim ben kendime süzülmeme yetecek genişlikte kanatlarım vardı. İstediğim zaman geliyor istemediğim zamansa gidiyordu. Zekâm her gün biraz daha artıyordu her gün yeni bir şey icat ediyordum henüz uçak yoktu. Ama artık var çünkü ben bir F22 phanthom yaptım inanılmaz değil mi?

Dünya savaşları bitti sonunda Osmanlı artık Viyana’da değildi sadece Berlin’inde hakimiydi. İcatlarım sadece mal varlık değil aynı zamanda ün ve başarı getirmişti. Maalesef yıl 2008 aralık ve ben hastalandım vücudumun içi yanıyordu kendimi Dumbeldor2un Zümrüdü Anka kuşu gibi hissediyordum ve tarihler 5 Aralık 2009 gösterdiğinde yandım ve kül oldum.

(Visited 790 times, 1 visits today)