İki yakın arkadaş, Ada ile Çınar beraber bir yaz kampına gitmeye karar vermişler. Çadırlarını kurmuşlar, beraber oyunlar oynamışlar, öğlen kamp ateşini yakmışlar ve yemeklerini afiyetle yemişler. Çaylarını içerken tatlı bir muhabbete oturmuş, gün içinde neler yaptıklarını konuşmuşlar. Sonra, Ada’nın gözü gökyüzündeki dev pamuk şeklindeki beyaz bulutlara takılmış.
“Bugün ne kadar çok koşuşturduk, amma eğlendik. Ama oturunca biraz yorgun olduğumu anladım. Keşke daha çok yer görebilecek özgürlüğüm olsaydı, gökteki bulutlar gibi dedi Ada.
Çınar da ” Yani bir bulut gibi. Eğer bir bulut olsaydım, heryeri görebilir, rüzgarın beni götürdüğü her yere gidebilirdim.”
“Evet evet! Düşünsene, bu güzel günde çalışan, oynayan tüm çocukları görebilirdim. Binaları, denizleri, tarlaları, hatta tüm canlıları izleyebilirdik. İhtiyacı olan canlılar için de yağmur yağdırarak su döngüsünü tamamlardık, insanlar ve toprak bize teşekkür ederdi.” dedi Ada.
Öğleden sonra tekrar kampta oyunlar oynanıp, doğa yrüyüşü yaptılar. Çok yorulan Ada veÇınar, akşam yemeğinden sora yataklarına gidip uyudular. O gece ikisi de rüalarında birbirlerini gördüler.