Ayşe, sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı. Bugün onun için önemli bir gündü. Yarışma günüydü ve bu, hem kendini hem de hayallerini kanıtlama şansıydı. Ancak içindeki heyecan kadar, derinlerde bir yerde bir korku da vardı. Geçmişte yaşadığı yenilgiler zihninde yankılanıyordu.
Hızla hazırlanıp dışarı çıktı. Hava serindi ve yol boyunca düşünecek bolca zamanı vardı. Parkurun başladığı alana vardığında, diğer katılımcıların hepsi motive görünüyordu. Ayşe ise onları izlerken bir anlığına tereddüt etti. Bu tür zorlukların üstesinden gelmek onun için kolay olmamıştı. Çocukluğundan beri pek çok kez tökezlemiş, defalarca pes etme noktasına gelmişti. Ama her defasında bir cümle ona güç vermişti: “Her zorluk, beni daha güçlü kılıyor; düşsem de kalkmayı ve devam etmeyi asla unutmayacağım!”
Bu düşünceyle derin bir nefes aldı. Yarış başladı. Ayşe, başlangıçta diğerlerinden geri kaldığını fark etti. İlk engeli aşarken ayağı kaydı ve sert bir şekilde yere düştü. Birkaç saniye orada öylece kaldı, tüm cesareti kırılmak üzereydi. Ama zihnindeki o cümle tekrar canlandı. “Düşsem de kalkmayı unutmayacağım.”
Ayağa kalktı, dizlerini sildi ve devam etti. Diğer engellere geldiğinde artık korkmuyordu. Her atladığı engelde, her attığı adımda içindeki inancı güçleniyordu. Yarışın sonlarına yaklaştığında, onun bu azmi diğer yarışmacıların da dikkatini çekmişti. Belki en önde değildi ama Ayşe’nin mücadele ruhu herkesin hayranlığını kazanmıştı.
Son engeli aştığında bir alkış kopmuştu. Ayşe birinci olmamıştı, ama kendi yarışını kazanmıştı. Parkurdan ayrılırken yüzündeki gülümseme her şeyi anlatıyordu. Kendi kendine mırıldandı:
“Her zorluk beni daha güçlü kılıyor; düşsem de kalkmayı ve devam etmeyi asla unutmayacağım.”
Bu, onun zaferiydi. Hayatta önemli olanın sadece birinci olmak değil, mücadele etmek ve pes etmemek olduğunu bir kez daha anlamıştı. Ve şimdi, önünde daha büyük hayaller vardı.