O kadar da uslu bir çocuk değildim ve çoğu dersten 80’in altında alıyordum. Bu, sınav kağıdımın ortalamasını çok etkiliyor ve annemi, babamı üzüyordu. Bir gün dışarıda tek başıma gezerken markete gidip abur cubur aldım ve güzel ağaçların olduğu banklara oturmaya gittim. O bankta oturup kuşların seslerini dinlemek bana huzur veriyordu. Neredeyse her gün aynı marketten aynı abur cuburları alıp aynı bankta oturuyordum. Kuşların sesleri beni çok etkilemişti. Bir süre sonra fark ettim ki hayatımda bir şeyler değişmeye başlamıştı.
O günlerde, kağıtla uğraşmaya başladım. Kuşlarla ilgili şiirler, öyküler, hikayeler ve masallar yazmaya başladım. Her fırsatta kağıt ve kalemi alıp kuşlar hakkında yazıyordum. Yazmaya devam ederken bir gün yaşlı bir adam geldi ve yanıma oturdu. Şiirime bakarak “Seninle beraber konuşabilir miyiz?” dedi. Başta, şiirle ilgili güzel bir şey söyleyeceğini düşündüm. Sonra, bana “Sen şımarık mısın?” diye sordu. Korktum, bir an duraksadım ve “Evet,” dedim. O zaman, “Peki, seninle her gün bankta buluşalım ve konuşalım.” dedi. Ben de kabul ettim.
Ertesi sabah, sabahın erken saatlerinde evden hızla çıktım ve banka gittim. Bir dakika sonra, yaşlı adam geldi ve her hafta bana hikayeler anlatmaya başladı. Hayatın anlamını, sorumlulukları nasıl alacağımızı öğretti. Onunla konuştukça kafamda birçok şeyin yerine oturduğunu fark ettim. O günden sonra, hayatım düzene girmeye başladı. Artık derslerime daha çok çalışıyordum ve sınavlardan aldığım notlar da değişti. En düşük notum 95’e kadar çıkmıştı. O adam, hayatımı değiştiren kişiydi. Onunla yaptığımız sohbetler sayesinde, hem kendimi daha iyi tanıdım hem de daha disiplinli bir şekilde çalışmaya başladım.