Eğer alfabenin değiştiği dönemde bir öğrenci olsaydım bu durumun hem zorlayıcı hem de milletimiz için faydalı yönleri olduğunu düşünürdüm. Öncelikle, yeni bir alfabeyi öğrenmek zorlayıcı bir süreç olurdu. Ancak bu değişimi yalnızca benim değil, herkesin yaşayacak olması, adaptasyon sürecini biraz daha kolaylaştırabilirdi. Birlikte öğrenmek, karşılaşılan zorlukları paylaşmak ve birbirimize destek olmak, bu süreci daha az stresli hale getirebilirdi.
Milletimiz açısından baktığımda ise bu değişimin büyük bir katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Çünkü dil, bir ülkenin milletini birbirine bağlayan en önemli unsurlardan biridir. Yeni bir alfabe, toplumsal iletişimi güçlendirebilir ve milletimizin gelişimine katkıda bulunabilirdi.
Bugün nasıl yabancı bir dil öğreniyorsak o dönemde de yeni alfabeye geçiş benzer bir süreç olabilirdi. Ancak fark şu ki, bu yeni alfabe sadece öğrenmemiz gereken bir sistem değil, aynı zamanda ana dilimizi ifade etmenin yeni bir yolu olacaktı. Bu durum ilk başta oldukça zorlayıcı görünse de zamanla herkesin alışacağını ve bu değişimin hayatımıza yerleşeceğini düşünüyorum.
Tıpkı günümüzde İngilizce öğrenmeye nasıl uyum sağladıysak yeni bir alfabeye de bir süre sonra alışabiliriz. Değişim zordur ama imkânsız değildir. Önemli olan, bu süreçte sabırlı olmak ve kültürel değerlerimize—bayrağımıza, dilimize, marşımıza—sahip çıkmaya devam etmektir. Çünkü milletimizi millet yapan bu değerlerdir ve onları korumak hepimizin görevidir.