Her zamanki gibi o gün de okula doğru gidiyordum. Ancak okula yaklaştığımda birden karşıma garip bir kapı ışınlandı. O an ne yapacağımı bilemedim. Kapının ardına geçemezdim, aileme söylemeden böyle bir şey yapamazdım. Tam geri dönüp aileme haber verecekken, kapı bir anda beni içine doğru çekti!
Kendimi bir anda teknolojik bir evde, yatakta yatarken buldum. Etrafımda tanımadığım insanlar vardı: büyük bir kadın, büyük bir erkek ve bir erkek çocuk. Bana, onların ailem olduğunu söylüyorlardı ama bu mümkün değildi. Hem kaygılıydım hem de ne yapacağımı bilemiyordum.
Bir süre kendime geldikten sonra evi gezmeye karar verdim. Ev oldukça büyük ve son derece teknolojikti. Telefonlar, televizyonlar, süpürgeler ve daha pek çok farklı teknolojik aletle doluydu. Evde gezerken gözüme bir şey çarptı: Eski bir fotoğraf albümü. Fotoğrafta bir anne, bir baba, bir oğul ve bir erkek bebek vardı. O an gerçeği fark ettim: O kapı beni geleceğe getirmişti ve bu insanlar benim ailemdi.
Yine de kafam karışıktı ve birçok soru vardı. En önemlisi, şu an hangi yıldaydık? Anneme dönüp sordum. Bana bir tabelayı işaret etti. Üzerinde “2030” yazıyordu.
Birkaç yıl geçti ve bu yeni hayatıma alışmaya başladım. Yeni insanlar tanıdım, yeni yerler keşfettim ve bambaşka bir hayat başladı. Artık burası benim yeni evim olmuştu, ve buradan hiç ayrılmak istemiyordum.