Her sabah yürüyüş yapmak için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde aniden beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. O an aklında tek bir düşünce vardı. Kapıyı açıp içeri girmek. İçinden “ Acaba burada ne var?” diye geçirdi ve tereddüt etmeden kapıya doğru yürümeye başladı. Kapının yanına geldiğinde, hiç düşünmeden kapıyı açtı. Karşısında gördüğü manzara onu şaşkına çevirmişti. Ancak şaşkınlığının sebebi büyüleyici bir görüntü değil, aksine oldukça rahatsız edici bir manzaraydı.
Her yerde çöp yığınları vardı, fabrikaların dumanları gökyüzünü kaplamış ve temiz hava solumak neredeyse imkânsız hale gelmişti. Bu kadar yoğun kirliliği görünce gözleri kapının üstüne kaydı. Kapının üzerinde küçük harflerle yazılmış bir yazı dikkatini çekti: “Günümüzden yüz yıl sonra.” Bu yazıyı okuyunca insanların doğayı ne kadar kirlettiğini ve bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. Hemen kapıyı yeniden açarak kendi dünyasına geri döndü. Geri döndüğünde, kapının üzerindeki yazıda fark etmediği başka bir şey daha olduğunu gördü: “Paralel Evren.” Tahmin ettiği bir şey olduğu için üzerinde fazla durmadı ve okula doğru tekrar yola koyuldu.
Okulda yaşadıklarını arkadaşlarına ve öğretmenlerine anlattı. Bu konu üzerine harekete geçmeye karar verdiler. Hep birlikte çevre bilincini artırmak amacıyla posterler ve afişler hazırladılar. Hazırladıkları afişleri sokaklara astılar ve insanları çevre konusunda bilinçlendirmek için çalıştılar. Böylece o sabah yaşadığı tuhaf olay, onu ve çevresindekileri daha bilinçli bir toplum olma yolunda harekete geçirmiş oldu.