Yeni Bir Ev

Burası, insanlığın yeni yuvası. Dünyadan çok uzak, çok farklı bir gezegen. Birkaç yıl önce hayal bile edilemeyecek bir uzaklıkta olan bu yer, artık bizim yeni evimiz. Karşımda uzanan manzara, düşündüğümden çok daha yabancı ve büyüleyici.

Gezegenin gökyüzü, her gün farklı renklere bürünüyor. Sabahları, maviye çalan mor tonlarıyla uyanırken, öğleye doğru sarı-yeşil karışımı bir ışık seliyle çevreyi sarıyor. Geceleri ise, uzaydan gelen yabancı yıldızlar ve gaz bulutları, karanlık evrenin derinliklerinden gelen birer ışık noktası gibi parlıyor. Burada gece ile gündüz arasındaki sınırlar oldukça belirsiz. Işık, her an değişen bir hal alarak, her bölgeyi farklı bir şekilde aydınlatıyor.

Yeryüzü de hiç alıştığım gibi değil. Toprak, kırmızımsı kahverenginden ve bazı yerlerde turuncuya çalan bir renkte. Dağlar, göz alabildiğine yüksek ve sert, neredeyse bıçak gibi keskin. Vadilerde ise gizemli, dikenli bitkiler uzanıyor. Ama en ilginç olanı, bitkilerin dünyadaki alışık olduğumuz türlerden çok farklı olması. Yapraklar, bazı yerlerde cam gibi parlarken, diğerlerinde neredeyse ışık saçan bir dokuya sahip.

Hava, oldukça ince. Nefes almakta zorlanıyorum, ama zamanla buna da alışacağım sanırım. Sesler ise oldukça garip. Rüzgar, neredeyse hiç yok gibi, ama etraftan duyduğum uğuldamalar ve yüksek frekanslı sesler, her an çevremde bir şeylerin hareket ettiğini hissettiriyor. Diğer canlılar, görsel olarak tanıdık olmasalar da, etraflarında sürekli değişen renkler ve parıltılarla bir şekilde iletişim kuruyor gibi görünüyorlar. Duyduğum her tını, bana bu gezegenin dili hakkında daha fazla şey öğrenme isteği uyandırıyor.

Burada yalnız değilim. Yeni yaşam alanımızda, insanlar birbirine daha yakın, daha birlikte. Farklı bir dünya, farklı bir başlangıç… Ama içimde hissettiğim tek şey: Burada da evdeyim.

(Visited 2 times, 1 visits today)