View of modern building with dark mist on the mystic dark city

Selin’in Görevi

Selin, her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu. Ancak o sabah, her zamankinden farklı bir sessizlik vardı. Gökyüzü kapkara bulutlarla kaplıydı, rüzgâr sert ve ürpertici bir uğultuyla esiyordu. Yolda ilerlerken gözünün önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı dikkatini çekti. Kapı, başka bir dünyaya açılan bir geçit gibi görünüyordu.

Merakla etrafına baktı; kimse bu garip görüntüyü fark etmiyor gibiydi. Bir adım attı, ardından bir adım daha. Kalbi hızla çarparken, kapının tokmağını tuttu ve usulca çevirdi. Kapı gıcırtıyla açıldığında karşısında karanlık, ağaçsız ve ürkütücü bir dünya uzanıyordu. Çatlamış toprak her yeri kaplamıştı, gökyüzü gri ve boğucu bir sisle örtülmüştü.

İlerledikçe bu dünyanın derin bir yalnızlık ve çöküş içinde olduğunu hissetti. Ağaçların ve yeşilin eksikliği, havayı ağırlaştırmış ve umutsuzluğu her yere yaymıştı. Ancak tam bu sırada, Selin’in önünde bir kapı daha belirdi. Bu kapı, eski ve aşınmış bir meşe ağacının gövdesinden oyulmuş gibiydi. Üzerindeki desenler, sanki yaşama dair bir umut fısıldıyordu.

Selin, kapıya doğru ilerledi ve kararlı bir şekilde tokmağı çevirdi. Kapıdan geçtiğinde, her şey değişmişti. Şimdi kendine bir görev edinmişti, ağaçların ve doğanın önemini herkese anlatmak ve bu karanlık dünyayı hatırlatarak bir şeyleri değiştirmek…

(Visited 2 times, 1 visits today)