Memur Tavşan

Hayvanlar Şehri, her türden yaratığın bir arada yaşadığı, alışkanlıkların ve tuhaflıkların harmanlandığı devasa bir metropoldü. Gün, sokakları dolduran telaşlı adımlarla, tramvaylardan yükselen sohbet sesleriyle başlardı. Parklarda sincaplar atıştırmalık tezgâhlarını kurar, tramvaylarda ise tilkiler gazetelere göz atardı. Şehir, yüzeyde huzurlu ve düzenli bir yaşam sunuyor gibi görünse de, bu görüntü aldatıcıydı. Çünkü derinlerde, sokakların ve caddelerin altındaki karanlıkta, çözülmemiş sırlar ve çözülmeyi bekleyen sorunlar vardı. Çakal çeteleri yasa dışı işler çevirirken, karanlık köşelerde kaybolanlar ve belirsiz suçlar şehrin huzurunu tehdit ediyordu. İşte bu karmaşanın ortasında, düzeni sağlamak, suçları çözmek ve şehrin dengesini korumak gibi zor bir görev yeni atanan Tavşan Memur Axel’e düşüyordu. Bu yeni polisin  cesareti ve kararlılığı, şehrin kaotik yapısına biraz da olsun umut katıyordu.

 

Axel, acemi bir polis olarak bugün her zamankinden daha heyecanlı bir şekilde uyandı. Bugün onun için büyük gündü, ilk işini alacaktı ve kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Çocukluğundan beri hayali bir polis memuru olup suçla savaşmaktı, tekinsiz mahallelerde büyüyen Axel içinden her zaman şu anki polisten daha iyi bir iş çıkarabileceğini geçirirdi. Şimdi bunu kanıtlamak için çok iyi bir fırsattı. Hızlıca birşeyler atıştırdı ve kendini dışarı attı.Sabahın erken saatlerinde, Hayvanlar Şehri’nin Polis Merkezi’ne ulaşan Axel, tanıdık kaosun tam ortasında buldu kendini. Merkezin içi, her zamanki gibi canlıydı. Telefonlar sürekli çalıyor, kulakları dolduran mekanik zil sesleri arasında memurlar yüksek sesle konuşuyor, kimisi aceleyle kâğıt yığınlarını karıştırıyordu. Görev yerlerine koşuşturan polis memurları, Axel’in çevresinde adeta bir akış oluşturmuştu. Bir kedi memur, elindeki kahve kupasını dökmemek için hoplaya zıplaya ilerlerken, arkadan bir çakal, gürleyen sesiyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Axel, bu düzensizliğin içinde her zamanki sakinliğini koruyarak masasına ilerledi.Masasına oturur oturmaz, başını kaldıran su aygırı Komiser Burke, ofisinin kapısından ona doğru seslendi.“Axel, buraya gel! Sana yeni bir görev var.”Komiser Burke, merkezdeki herkesin saygı duyduğu, sert ama adil bir liderdi. Çoğu zaman masasının başında çalışır, devasa cüssesiyle dikkat çekerdi. Axel, masasından kalkıp Burke’ün ofisine ilerlerken, diğer memurların arasından sessizce süzüldü.Burke’ün ofisi, kaotik merkeze nazaran oldukça düzenliydi. Masasının üzerinde bir sıra halinde dizilmiş dosyalar, kenarda duran eski bir kahve kupası ve duvarda asılı olan, geçmişte aldığı ödüller ve sertifikalar göze çarpıyordu. Burke, Axel’in içeri girmesiyle birlikte masanın üstündeki açık dosyayı ona doğru itti.“Axel, yeni bir görev var,” dedi Burke, sakin ama otoriter bir tonla. “Şehrin dış mahallelerinden birinde tuhaf bir olay yaşanmış. İlk bakışta basit bir soygun gibi görünüyor, ama raporlar oldukça karışık. Detaylar eksik, şüpheliler belli değil ve yer, normalde sakin bir bölge. Ama bu işin arkasında başka bir şey olduğundan şüpheleniyorum. Sana güveniyorum. Bu işi çöz.”Axel, dosyayı dikkatlice alarak incelemeye başladı. Dosyada, terk edilmiş bir depoda gerçekleşen bir olayla ilgili kısa notlar vardı: “Hasar görmüş mallar, kimliği belirsiz failler, yerde sembolik bir işaret…” Axel, dosyadaki bilgilerin yetersiz olduğunu fark etti. Ancak Burke’ün bakışları, bunun sıradan bir görev olmadığını açıkça gösteriyordu. “Anladım, komiser. Hemen yola çıkıyorum,” dedi Axel ve dosyayı kapatıp Burke’nin odasından ayrıldı.

Axel, sabahın canlılığına kapılmıştı. Sokaklar, Hayvanlar Şehri’nin telaşıyla doluydu; sincaplar kahve ve fındık satıyor, tramvaylar raylar boyunca ilerliyordu. Bir tramvay durağında bekleyen tilki gazetesine dalmış, yanında bir kirpi annesi yavrularını dizginlemeye çalışıyordu.Axel, huzurlu görünen bu düzenin yanıltıcı olduğunu biliyordu. Sokakların derinliklerinde her an düzeni bozabilecek bir şeyler olabileceğini hissediyordu.Şehrin karanlık ve terkedilmiş kısmına doğru ilerlerken, renkli tabelalar yerini solgun afişlere ve çatlamış duvarlara bırakmıştı.Axel sonunda dosyada bahsedilen olay yerine varmıştı.Eski, devasa bir depo binası önünde duruyordu. Metal kapılar paslanmış, duvarları zamanla aşınmıştı. Kapının üzerinde hafifçe görünen eski bir tabelada yazılar silinmişti. Axel, derin bir nefes alarak içeriye adım attı.Depo dışarıdan ne kadar sessiz görünüyorsa içeriden de bir o kadar huzursuzluk hissi veriyordu. Etrafta dağılmış mallar,kırık camlar ve yerde garip bir şekilde sıralanmış kutular vardı.Ayrıca kutuların birinde gizemli bir kaset,Axel bunu yanına almaya karar verdi.

Axel, dikkatlice fotoğraf çekmeye ve notlar almaya başladı. O sırada Axel, çektiği fotoğrafları incelerken sıra dışı birşey fark eder, duvara taze kanla yazılmış “Başlayan sona doğru hızla ilerliyor” mesajını görür. Notun ne anlama geldiğini anlamasa da bunun rastgele bir mesaj olmadığı açıktır. Axel bunları düşünedursun, deponun kapısı bir anda açılır, Axel irkilir ve dikkatle kapıya bakar. Gizemli şahıs içeri girdiğinde gelenin Axel’ın dedesi ve yaşlı bir baykuş olan Dedektif Arlow’u görür. Arlow, emekliliğine rağmen bu tür olaylara hâlâ ilgisi olan ve bilgeliğiyle tanınan bir dedektiftir. “Burası yalnızca bir başlangıç, Axel. Bu şehirdeki karışıklık yüzeyin çok altında. Ve ne yazık ki, bu sembolü tanıyorum. Bu, yıllar önce çözemediğim bir davanın izlerini taşıyor. Sana yardım edebilirim, ama dikkatli ol. Bu iş senin düşündüğünden daha tehlikeli.”Arlowun önerisiyle Axel, yerdeki kanın örneğini toplar ve incelemek üzere Polis merkezine döner. Ayrılmadan önce Arlow, yarım kalan işini tamamlama isteğiyle yanıp tutuştuğu için Axel’a onunla geleceğini söyler.

 

Döndüklerinde Axel, kan örneğini laboratuvar uzmanlarına teslim eder.Laboratuvar sonuçları geldiğinde, Axel ve Arlow şaşkına döner. Kan örneği, birkaç yıl önce ortadan kaybolmuş ünlü bir gazeteciye aittir.Üstelik bu kan daha tazedir. Bu keşif, Axel’ı daha da kararlı hale getirir. Aynı zamanda, dedesi Arlow ile birlikte bu davayı çözmeye karar verir.Arlow, Axel’a dönerek, “Axel, yıllar önce bu dava beni uykusuz gecelere mahkum etti. Ama şimdi seninle birlikte bu düğümü çözebileceğimize inanıyorum. Adaleti sağlayana kadar durmak yok,” der. Daha sonra, her türlü bilginin ve dosyanın bulunduğu bölüme giderler. Burada çalışan Memur Judy den ünlü gazeteci hakkında her türlü bilgiye erişim isterler.Bu bilgilerle beraber ikisi beraber bir masaya oturur ve parçaları birleştirmeye çalışır. Axel bulduğu kaseti oynatmaya karar verir.Kaset, Gece Gölgesi adlı gizemli suç örgütüyle ilgili kritik bilgiler içeriyordu. Şifreli mesajda, örgütün liderinin şehri kontrol altına almak için bir plan yaptığı ve bir sonraki hedeflerinin Hayvanlar Şehrinin Başkanı olduğu yazıyordu. Bu keşif, ikiliyi derin bir endişeye sürükledi. Axel, “Bu örgüt sadece bir grup suçlu değil, şehrin düzenine doğrudan tehdit,” dedi. Arlow, yüzündeki ciddi ifadeyle, “Bu şehir daha önce böyle bir tehlikeyle karşılaşmamıştı,” diye yanıtladı.

Durumu Komiser Burke’ye bildirdiklerinde, baskın için hızlı bir plan yapıldı. Örgütün karargâhı olarak belirlenen terk edilmiş bir depoya düzenlenecek operasyon için polis ekipleri hazırlanırken, Axel ve Arlow sızma operasyonunun ön saflarında yer almayı kabul etti. Bu, Axel’ın hem kendini kanıtlama fırsatı hem de şehrin geleceği için büyük bir sorumluluktu. Depoya ulaştıklarında, içerideki atmosfer hemen dikkatlerini çekti. Masaların üzerinde haritalar, notlar ve örgütün planları yer alıyordu. Ancak asıl şok edici an, örgütün lideriyle yüzleşmeleri oldu. Beklenmedik bir şekilde liderin, yıllar önce öldüğü düşünülen ünlü gazeteci olduğunu öğrendiler. Gazeteci, Gece Gölgesi’ne sızmak için kendini ölü göstermişti.Axel ve Arlow, depoda örgütün lideriyle yüz yüze geldiklerinde havada yoğun bir gerilim vardı. Liderin, yıllar önce öldü sanılan ünlü gazeteci çıkması, ikiliyi hem şaşırtmış hem de sarsmıştı. Gazeteci, hayal kırıklığı ve öfkeyle dolu bir sesle konuşmaya başladı: “Bu şehir çürümüş bir yapıdan ibaret. Yıllarca gerçeği ortaya çıkarmaya çalıştım, ama adalet sistemi beni yüzüstü bıraktı. Şimdi kendi düzenimi kurmanın zamanı geldi.”Axel, sakin bir şekilde öne çıkıp konuştu: “Adalet, kendi çıkarların için yozlaşmış bir güç oyunu değildir. Senin yarattığın düzen, sadece kaosun başka bir biçimi.” Arlow ise tecrübeli bir bilgelikle ekledi: “Adaletsizlikle savaşmak için suça karışmak, yalnızca seni yok eder. Kendi ilkeni unutmuşsun.”Lider, bir düğmeye basarak odanın ortasında kurduğu düzenekleri harekete geçirdi. Göz kamaştırıcı bir ışık altında, örgütün diğer üyeleri içeriyi sardı. Axel ve Arlow, bir anda köşeye sıkışmış gibi göründü. Ancak bu sadece bir yanılsamaydı. Axel, ani bir hareketle liderin dikkatini dağıtıp kontrol paneline atladı. Paneldeki düğmelerden birini devre dışı bırakırken, Arlow çevik bir hamleyle lideri etkisiz hale getirdi.Bu sırada polis ekipleri dışarıda bekliyordu. Axel, telsiziyle Burke’e sinyal gönderdi ve ekipler depoya hücum etti. Ortalık bir anda çatışma alanına dönmüştü. Axel, örgütün üyeleriyle mücadele ederken lider, son bir hamleyle kaçmaya çalıştı. Ancak Arlow, kararlılıkla önünü keserek onu durdurdu. Arlow’un sesinde yılların birikmiş öfkesi vardı: “Bu şehri kurtarmak benim için bir görevdi. Ama seni durdurmak, hem geçmişime hem de bu şehre borcum.”Lider teslim olmak zorunda kaldı. Polis ekipleri örgütün kalan üyelerini yakalarken, Axel ve Arlow lideri etkisiz hale getirip adalete teslim ettiler. Depodan çıkarken Arlow, derin bir nefes alarak Axel’a dönüp gururla konuştu: “Bugün, bu şehir için büyük bir zafer kazandık. Ama unutmamalısın, adalet asla durmaz.”Axel, dedesine gülümseyerek karşılık verdi: “Ve asla yalnız değil. Bu şehirde hâlâ çözülmesi gereken sırlar var.” İkili, şehrin ışıkları altında, adaletin her daim kazandığına inançla yollarına devam etti. Bu zafer, yalnızca bir başlangıçtı.

(Visited 7 times, 1 visits today)