Mercan Kasabası’nda yeni bir gündü. Denizatları, eşyaları taşımak için görev başındaydı; kedi balıkları ise okyanusu temizlemek için işe koyulmuştu. Öğrenciler okula, yetişkinler ise işlerine doğru yol alıyorlardı. Öğrenciler okula girdiklerinde, zil çaldı. Öğretmen sınıfa girdi ve yoklama aldı. İlk ders Türkçe’ydi. Öğrenciler kitap ve defterlerini çıkardılar, öğretmen konuyu anlatırken önemli yerleri not aldılar. Türkçe dersi olmasaydı satıcılarla, arkadaşlarıyla, aileleriyle, komşularıyla ve hatta güvenlik görevlileriyle nasıl anlaşabilirlerdi ki?
Daha sonra, Matematik dersi zamanı geldi. Ders başladı ve yine yoklama alındı. Aslında buradaki sistem, karadaki yaşamdan pek farklı değildi. Matematik olmasaydı marketlerden, bakkallardan, kırtasiyelerden ve diğer mağazalardan nasıl alışveriş yapabilirlerdi? Ardından, Fen bilimleri dersine geçtiler. Bu derste doğal afetler ve çevre sorunları işlendi. Eğer bu ders olmasaydı depremden ve su kirliliğinden nasıl korunacaklarını öğrenemezlerdi.
Sosyal bilgiler dersinde ise önyargıları kırmayı, birbirlerine iyi davranmayı öğrendiler. Bu ders olmasaydı eğitim yerleri bir kaos ortamına dönerdi, barış sağlanamazdı. Deniz yaşamında bile eğitim önemliydi çünkü bu dersler olmasaydı yaşam düzeni sağlanamaz ve denge bozulurdu. Bu yüzden Mercan Kasabası’nda bile eğitimin değeri çok büyüktü.