Bir gün küçük bir kasabada Utku adında bir çocuk yaşarmış. Utku, ödev yapmak için kasabanın Bilgi Kütüphanesi’ne gitmiş. Hemen ödevine başlamış, fakat yaklaşık bir buçuk saat süren ödev onu çok yormuş. Kafasını dağıtmak için kütüphaneden bir kitap seçip okumaya başlamış. Ancak çok sıkıştığı için kitabını masanın üzerine bırakıp tuvalete gitmiş. Geri döndüğünde kitabının orada olmadığını görmüş. Utku bu durumdan çok korkmuş ve bir masanın altına girip saklanmış.
Bir süre sonra değişik sesler duymaya başlamış. Masanın altından baktığında ne görsün? Bir kitap büyücüsü! Büyücü, kütüphanedeki yırtık ve yıpranmış kitapları büyüyle düzeltiyormuş. Utku, cesaretini toplayarak masanın altından çıkıp büyücüye sormuş:
— Pardon, siz kimsiniz acaba?
Büyücü cevap vermiş:
— Ben kitapların efendisiyim, kitap büyücüsüyüm.
Utku, başta bunun hayal olduğunu düşünse de, büyücünün kıyafetleri tam bir büyücüye benziyordu, bu yüzden inanmak zorunda kalmış. Büyücü, özel bir raftan gümüş kapaklı bir kitap çıkarmış ve onu Utku’ya uzatarak şöyle demiş:
— Senden bir şey rica etsem, yapar mısın?
Utku merakla sormuş:
— Tabii ki ama benden ne isteyeceksiniz?
Büyücü kitabı göstererek:
— Bu resimdeki kitap kurdunu bulmanı istiyorum.
Utku başını sallamış ve eve gitmiş. Ertesi sabah erkenden tekrar kütüphaneye gitmiş. Bir kitap okuma sesi yükselmiş ve birden kitap kurdunun tam karşısında olduğunu görmüş. Kitap kurdunu alıp büyücüye teslim etmiş. Büyücü Utku’ya teşekkür etmiş.
Utku o günden sonra kitaplara olan ilgisini arttırmış ve her gün kitap okumaya başlamış.