Hayatımın dönüm noktası hiç beklemediğim bir anda geldi. Yıllardır şehirdeki sınırlarımı zorlayan ve beni her güne acı ile başlatan işimde debelenip duruyordum. Hafta sonları bile bitmeyen e-postalar ve yapılacak işler yüzünden rahat nefes alamıyordum. Bir gün, ofisteki masamda uyuklarken, bir iğnenin kalbime battığını, boğucu bir varlığın beni sardığını hissettim. O an anladım ki böyle devam edemezdi.
Bir akşam eve dönerken, mahallemizin köşesindeki küçük kafede oturmaya karar verdim. Kahvemi yudumlarken, etrafımdaki insanları izledim. Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. O an, hayatta neyi kaçırdığımı düşündüm. İşimde başarıya ulaşmak için kişisel mutluluğumu feda ediyordum. Peki ya sonunda ne kazanacaktım? Beynimde yoğun bir düşünce sisiyle evime geri döndüm. Birkaç gün düşündükten sonra, patronuma istifa mektubumu verdim. İş arkadaşlarım şaşkınlıkla bakarken, kaygılıydım. Ya bu verdiğim karar beni bilinmezlik dolu bu hayatta karanlık bir kuyuya çekerse?
Kafamdan bu kaygılar bir süre geçmedi. Evimde duvarlar sanki üstüme üstüme geliyordu. Artık bu yorucu ve gürültülü şehri bırakmaya karar verdim. Şehirden kilometrelerce uzakta küçük bir sahil kasabasına yerleştim. Sahil boyunca yürüyüşler yaptım, denizin sesini dinledim ve her sabah güneşin doğuşunu izledim. Hayatın ne kadar basit ama bir o kadar da değerli olduğunu anladım. Kendime ve sevdiklerime daha fazla vakit ayırmaya başladım. Eski arkadaşlarımla yeniden bağlantı kurdum, yeni hobiler edindim.
Bir gün, sahil kasabasının pazarında gezerken, yıllardır görmediğim eski bir dostuma rastladım. Yüzünde yılların yorgunluğu vardı. Bana bakıp, “Bu kadar mutlu olmanın sırrı nedir?” diye sordu. Ona sadece gülümsedim ve dedim ki, “Verdiğim en iyi karardı. Hayatımı yeniden inşa etmek, kendime öncelik vermek ve basit mutlulukları kucaklamak.”
O günden sonra, her sabah yeni bir başlangıç oldu benim için. Hayatın sunduğu küçük ama değerli anların tadını çıkararak, gerçekten yaşamaya başladım. Ve anladım ki şu hayatta önemli olan ne şöhret, ne para ne de bir işte başarılı olmak. Önemli olan bir insanın kendi huzurunu bulup buna göre yaşaması.