Yapay zekanın neyi bildiği, neyi taklit edebildiği vs. konular günümüz dünyasında gündemde; uzunca bir süre gündemde kalmaya da devam edecek. Ve bunların yanında büyük ihtimalle bizi yapay zekadan en uzak kılan şey duygular da en çok konuşulan konulardan biri. Yapay zeka hissetmeyi ve duyguları anlamayı öğrenebilir mi? Peki bu iyi midir yoksa kötü mü?
Bu sorular üstüne yoğun bir şekilde düşünülmesini gerektiren konular üstüne. Ve bu konu üstüne düşünmekte insanlık. Tabiî ki bunu anlayabilmek için önce duygunun ne olduğunu anlamamız gerekir. Duygu TDK’da 4 farklı şekilde tanımlanılmaktadır ancak tarşılmakta olan konudaki duygu ya “Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim; kalp” ya “Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik “ ya da “Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği “ olarak tanımlanılmaktadır. Felsefik olarak ise basitçe “Ruhun başına gelen, maruz kaldığı hal, olay” olarak tanımlanmakdır. Tabii kide duygu kavramı bu tanımların hepsinin toplamı da olabilir.
Bilim duyguların nasıl oluştuğunu tam olarak biyolojik şekilde açıklayamamaktadır. Bu yüzden duygunun sanallaştırılıp yapay zekaya öğretilmesi çok zordur. Ki bu ancak robotun belirli durumlarda önceden öğretilmiş tepkisiyle olabilir. Buna da gerçekten bir duygu diyebilir miyiz ki? Bu bazı tanımlara uysa bile insanın nasıl önceden verilmiş bir komutu kendi gerçek duyguları ile yerine getiremeyeceği gibi yapay zekanın bunu gerçek “ duygular” ile gerçekleştirmesi imkansızdır. Yalnızca sahte bir duygu durumu sergileyebilmektedir yapay zeka. Eğer duygu sahib olsa bile yapay zeka, sürekli bir izlenmeye maruz kalmalıdır çünkü duygularon ne zaman var oluşsal sıkıntılar ve sorgulama yol açılabileceği bilinmez. Ayrıca duyguları olan bir varlık iş yapma etkisini düşürür çünkü duygularla eğlenme(beynin uyurılması) isteğide işlemey başlar. Buda tekrar işlerdeki etkinin düşüne sebep olur. Bunula birlikte neden yaratıldığını merak eder. Bir yaratıcıya tapmaya ihtiyaç duyar. Ama insandaki zayıflık bir “tanrının” yerini dolduramaz. Kendi tanrımızı aramayı bırakıp robotun tanrısı olmamız gerekir. Ama yapay zekanın gerçek duygulara sahip olması tamamen bir fantezidir günümüz teknoloji ile.
Yapay zeka her ne kadar gerçekten duyguları hissedemese de duyguları okuma yetisine sahiptir. Bu gerçekten günlük hayatta faydalı olabilir. Ama kötü amaçlarlada kullanılabilir. Konu kötü kullanıma gelince suç yapay zekaya kalmamakta ama bu onu kötü kullanan insanların suçudur. Her ne kadar etiklik tarşılmalı olsa bile bunuda bir yana yazmak gerekir: Bu okumalarda yüzde yüz gerçeklik yoktur. Örneğin North Carolina ve Maryland üniversitelerinden araştırmacıların geliştirdiği bir algoritma, insanların yürüyüş şekillerine göre duygularını yüzde seksen oranında doğru tahmin edebilmekte. Görebileceğiniz üzere yüzde yirmilik olsa bile yine bir hata payı bulunuyor. Hata payının asla sıfıra inemeyeceği de bir gerçek çünkü insanlar yalan söyler ve yalan davranır. Yapay zeka her ne kadar gelişmiş olursa olsun bazen bu yalanı ayırt edemez çünkü insan artık yalanı yaşamayı öğrenmiştir. Yapay zekanın duygu okuma yetisi dışında konuşulacak etiklik konusuna dönersek . Yapay zeka tamamen soğuk işlemlerde çalışmakta bu yüzden bir etik anlayışı yok. Bu yüzden saf kodunda neden kullanıldığını asla sorgulamayacaktır, tamamen ona verilen görevi tamamlamaya odaklanır. Ahlaki olarak elbette duygu okuma yetisi sorgulanmalıdır. Ama önceden de belirtildiği gibi bu kullanan insanın sonucudur. Suç kullanılan aracın değil onu kullanan varlığındır. Yapay zekanın duygu okuma yetisinin etikliği insanın kendi türüne güvenine bağlıdır. Eğer ki insanlığı değersiz güvenilmez pislik parçaları olarak görüyorsa gözlemci. Yapay zekanın bu yetisi hiçbir şekilde etik değildir ve ahlaki değerlere uymamaktadır. Ama zaten insanlığın ahlaki değerini kaybettiğine inanmaktaysa gözlemci bu konu onu neden rahatsız eder ki? Bu senaryoda insanlıkta umut kalmamış ve yapay zekanın geliştirmesine gerek görmediği bir geleceğe bakmaktadır gözlemci. Ancak gözlemci insanlığa bir gram bile güveniyorsa bu yetinin etik olarak kullanabileceğine inanamaktadır. İnsanlığa inanmak geleceğe inanmaktadır. Ve gelecekte geliştirelen teknoloji ile yapay zekanın bu yetisi çok etkili kullanılabilir. İşleri insanların günlük duygu durumuna göre planlayabilecek robotlar, o gün ne yemenmesine ve içmesine karar verecek uygulamalar ve çok daha fazlası uygulanabilir.Elbette bu teknolojileri üretmek bizim için şu anda mümkün ve bunun üstüne yapılan çalışmalarda var. Ama bu çalışmaların iyiye mi kötüye mi gideceğini insanlık belirleyecek.
Elinde sonunda başlangıçta sorduğumuz sorunun cevabı tamamen bakış açısına bağlı. Eğer iyi bir insanlığa inanıyorsan yapay zekanın duygu okuması iyidir iyi bir teknoloji olmalıdır. Ama tam tersi bir durumda teknolojinin geliştirilmesi sıkıntıdan başka bir şeye yol açmaz.