Pazartesi sabahı her gün olduğu gibi hazırlanıp okula gittim. Okulda bir gelişme yok. Her gün aynı. Olduğum durumdan mutsuz değildim. Derslerime girip arkadaşlarımla vakit geçirdikten sonra eve geldim. Saat Akşam 5. Odama gittim. Yatağıma yatacakken bir anda masamdaki yazıyı gördüm. Biri yerde duran kırmızı pastel boyayı alıp masama “Saat 10 da nizamiyede seni bekliyorum” yazmış. Eve biri nasıl girebilirdi ki? Ablamın yaptığını düşünüp yatağa sonunda uzandım. Ufak bir kestirmemin sonunda saatin 8 olduğunu gördüm. Hava kararmıştı. Evde kimse olmadığı için biraz garip hissediyordum. Genellikle ev hep dolu olurdu. Babamın son ses açtığı televizyona, ablamın evde ses yalıtımının iyi olmadığını bildiği halde bağırarak arkadaşlarıyla konuştuğu bir eve alışıktım. Tabi böyle bir boşluk hissi kendisiyle birlikte merakı da getiriyordu. Ablam genelde benle uğraşmazdı. Ne kadar eve birinin girme ihtimali neredeyse imkansız olsada hala içimde bir merak vardı. Dayanamayıp ablama olayı anlattım ve bunun onun mu yaptığını sordum. Bana bunu kendisinin yapmadığını söyledi. Kendisi böyle bir durumu uzatacak birsi değildi o yüzden ona inanmıştım. Artık başka çarem yoktu. Saat 10 da nizamiyeye gidecektim. Ne kadar korksamda merakım bunu bana yapmaya zorluyordu. Saat çoktan 9 olmuştu. Dünden kalan bamyayı yiyip salonda biraz oturdum. Saatin 10 olmasına 10 dakika kalmıştı. Merakımla gelen cesaretle birlikte nizamiyeye gitmiştim. Hava çok soğuktu. üstüme bir şey almamıştım. Biraz üşüyerek bekledim. 10 dakika geçmesine rağmen hiçbir şey olmuyordu. Tam eve geri dönecek iken bir adam belirdi. Kendisi çok uzakta olduğu için fiziksel özelliklerini anlamak zordu fakat yaşlı birine benziyordu. Bana doğru yavaş bir şekilde ilerlerken korkmaya başlamıştım. Fakat nedense vücudum hareket etmek istemiyordu. Öylece yerimde durdum. Artık önümde duruyordu kendisi. Bana kısık bir tonla “Gel” dedi. Bir şey diyemedim ve onunla birlikte karşı sitede olan eski kasa Passat arabaya doğru ilerledim. Arabaya bindim. Kendime inanamıyordum. Hiç tanımadığım bir adamın arabasına öylece binmiştim. Sanki kendimde bir değişiklilik vardı. Sonunda araba eski bir siteye gelmişti. Arabadan çıkıp adamı takip etmeye devam ettim. Kendisi hiç konuşmuyordu. Site girişinin şifresini girdi ve içeri girdik. Asansörde 7. kata bastı. Sitenin eski olduğu asansörden belliydi. 7. kata gelmiştik. Evin zilini çaldı. Kapıyı açan Babamdı. Kafam o an çok karışmıştı. Eve girdiğimde salonda oturan annemi de görünce kafam allak bullak olmuştu. Salona gidi oturdum. Sonunda soruların zamanı gelmişti. Sorulacak çok soru vardı. Anneme ne diyeceğimi bilemedim. Ona dönüp “ne oluyor?” diye sordum. En geniş kapsamlı soru bu olabilirdi. Ablam nerdeydi? O adam kimdi? Biz nerdeydik? Kısacası noluyordu? Annem bana “Yakında tüm sorularının cevabını alacaksın” dedi. Tanımadığım adam bana uyumamı söylemişti. Ona karşı çıkmak istemedim ve çekyata gidip uzandım. Kafamda hala çok soru vardı ama yinede uyumayı başarmıştım. Sabah olmuştu. Herkes uyanmıştı. artık ne olduğunu sormanın tam zamanıydı. Benim sormama gerek kalmadan adam beni anlamış olacakki Tüm olan geçenleri anlattı. Kısacası Adam ailemin bana öldüğünü söylediği dedemmiş. Dedem bir bilim insanıymış ve insanları gizli bir şekilde klonluyormuş. Ablamın burda olmamasının sebebiyse bir klon tarafından öldürülmesiymiş. Fakat ablamı öyle bir klon öldürmemiş. Kendi klonu yani bir doppelganger öldürmüş. Klonun nasıl kaçtığı hakkında herhangi bir fikri yokmuş. Ablamın öldüğünü bir anda öğrenmek biraz ağır gelsede alışmam gerekiyordu. Kafamda hala çok fazla soru vardı fakat onları zamanla öğreneceğimi biliyordum. Anda kalmaya çalışıyordum. Belki ilk kez fazla merakım bir işe yaramıştı. Eğer o yazıyı dikkate almayıp saat 10 da nizamiyeye çıkmasaydım şu an yaşamıyor olacaktım. Çünkü doppelganger ablamı öldürdükten sonra bana doğru geliyormuş. Dedemin bunu o yazıyı yazmadan önce bilip bilmediği muamma. O yazıyı dikkate almak hayatımda verdiğim en iyi kararmış.
Klonlama
(Visited 2 times, 1 visits today)