Zaman makinesi
Size kimsenin bilmediği bir anımdan bahsetmek istiyorum. Eminim hepiniz kim olduğumu merak ediyorsunuzdur. Ben zamanında dünyanın en büyük bilim insanlarından biriydim ama ismimi burada söylemek pek doğru olmaz diye düşünüyorum çünkü ismini bilmediğiniz birini yargılamak daha kolaydır. Belki fazla dramatize etmiş olabilirim o yüzden bırakıyım siz karar verin. Ama umarım bu anı aklınızdaki “PEKİ YA HİÇ” sorularından birini çözmenizi sağlar.
Eminim zamanında her bilim insanının heves ettiği ama sonrasında saçmalık deyip vaz geçtiği bir makine üzerine çalışıyordum o zamanlar. Bu pek çok şey olabilirdi ;zihin okuyucu, insanları anında donduran bir silah, görünmezlik pelerini ya da depremlerde yıkılmayacak evler. Ama ben zaman makinesini seçtim. Çok küçük yaşta kimsesiz kalmış biri olarak bu işe başladım. Küçükken çok zeki olduğum ve bir gün bir şeyleri değiştirebileceğimi söyleyen bir öğretmenim vardı .İnanın yatakhanede inanılmaz çok boş vaktiniz olurdu. Ve ben bana bu verilen zeka ile ne yapmam gerektiğini bilirdim. Çok okur, çok çalışırdım. Ve pek çok sorunun cevabını bilirdim. Anaokulu ve ilkokulu atlamıştım. Öğretmenlerim “Bizim bu çocuğa öğretebileceğimiz bir şey yok” demişlerdi. Ortaokulu, liseyi birincilikle bitirdim. Dünyanın en iyi üniversitelerinden birine gittim ve oraya da birincilikle tamamladım. Yine de bunlar aklımdaki soruları dindirmeme yardımcı olmuyordu. Daha ne istiyorsun der gibisiniz ama eminim ki beni anlamıyorsunuz ve anlayamazsınız. Her yetim gibi benim de aklımda “Ya” sorusu vardı. Ya bir ailem olsaydı şimdiki gibi başarılı olur muydum?, Ya ailem olsaydı şimdi daha mı mutlu olurdum yoksa daha mı üzgün? ,Ya ailem olsaydı hiç ailem olmasaydı nasıl olurdu diye düşünür müydüm gibi sorular içimi yiyordu. Ve ben de böyle başladım bu zaman makinesi için çalışmaya. Günler, haftalar, aylar, yıllar derken az kalsın vaz geçiyordum ama her gün aklıma aynı soruları getiriyordum ve hem daha fazla motive hem daha azimle çalışmaya devam ediyordum. Aralıksız geçen 15 yılın ardından sonunda başardım ve inanın 2040 da yürürlüğe giren dünya barışı antlaşmasını Hollanda’nın kabul etmesinden çok daha kısa bir süredir bu. Ama makinenin bir sorunu vardı.30 yıl geri gitmek için kullandığı enerji o kadar yüksekti ki eğer 2 yaşında ailemi kaybettiğim kazaya dönmek istersem kullanmam gereken enerji 1.200.000.000 Türk lirası karşılığındaydı. Ve dönüş içinde bir bu kadardı. Yaklaşık tüm servetim bu kadardı. Ama ne olursa olsun aklımdaki sorulardan kurtulmalıydım. Ve icadımı hemen ertesi gün denedim. Ailemi kaybettiğim güne geldim. O gün hava karanlıktı ve ayrıca yağmurluydu. Onları bir araba kazasında kaybettim .Babam çok alkol kullanmasına rağmen araba kullanmakta ısrar etmişti. Yolda karşısına çıkan araba yüzünden panik yapıp sağa kırmıştı araba yaklaşık 10 metre sürüklenmişti .içeriden tek sağ ben çıkmıştım. Planım babamı bulup onu durdurmak ve araba kullanmasına engel olmaktı .Kendimi arabamızın çok yakınına gönderdim ve biz içeriden çıkana kadar bekledim. Yaklaşık yarım saat sonra kapı açıldı ve içerden annem ve babam çıktı. Annem beni elinde tutmuş bir yandan babama bağırırken arabaya gidiyorlardı. Hemen beklediğim yerden çıkıp babamın yanına yaklaştım. Ve ona sarıldım. Bunu yapmayı planlamamıştım aslında sadece o an onu çok özlediğimi fark ettim . Oysaki insan hiç tanımadığı birini özler mi? Babam ne olduğunu anlamadı tabi .Ama bu bile işe yaradı .Oturup sakinleşmemi bekledi .Sonrasında beni eve davet ettiler ve bütün geceyi orda geçirdim .
Tahminimce bu kadar süre hayata dönmeleri için yeterdi. Onlarda kalmama izin vermişlerdi. Sabah erkenden kalktım onlara son kez bakıp zamanıma geri döndüm. Odamda öylece kalakaldım. Bir an öyle bir yalnızlık hissettim ki sanki herkes ölmüş ve sadece ben hayatta kalmıştım. Ama bir anda çok yumuşak bir ses duydum. Daha önce hiç bu kadar sıcak hissetmemiştim .İçeriden birisi bana sesleniyordu. Odamın kapısını açtım ve dışarı baktım. Yaklaşık 60 yaşlarında bir kadındı bu. Bu annemdi. Arkasından babamı da görebiliyordum. Bana gerçek bir sevgiyle bakıyorlardı .Gülümseyip yanlarına gittim .Ve annem “Bu gün ablanın ölümünün 30. Yıl dönümü” dedi. Ve o an arabada ölen bir kişi daha olduğunu hatırladım. O gece annem babama bağırırken arabada bekleyen biri daha olduğunu ve çok hasta olduğunu hatırladım .O gece babam araba kullanmak için bu kadar çabalamasının sebebi ablam için endişelenmesiydi. Ablam aslına iki durumda da ölmüştü ama bu sefer tamamen benim suçumdu. Benim ve bencilliğimin .Belki de arabayı kullanmayı teklif edebilirdim ve böylece herkesi kurtara bilirdim. Ama o an hiç profesyonel olmayan bir şekilde davranmıştım. Sorun şu ki artık bunu değiştiremezdim çünkü bütün paramı harcamıştım bile .Ben düşünürken babam iyi olup olmadığımı sordu. İstemsizce ağlamaya ve özür dilemeye başladım. Annem ve babam şaşkınca bana baktılar. Yanıma gelip bana sarıldılar ve ”Bu senin suçun değildi” dediler ve o an koşarak odama gittim. Her yeri dağıttım ,ağladım ,bağırdım ama bunların hiç biri ablamı bana geri getirmedi. Size bunları anlattım çünkü bu olayı daha fazla tek başıma taşıyamazdım. Umarım beni anlarsınız.