Ben hayatım boyunca hep içime kapanık biriydim. Hiçbir zaman çok arkadaşım olmadı. Hatta şu ana kadar arkadaşım diyebileceğim tek bir kişi oldu. O da en yakın arkadaşım Deniz. O, bu hayatta her şeyimi paylaşabileceğim tek insan. Denizle yaklaşık beş sene önce annem sayesinde tanıştık. Deniz, annemin işyerinden arkadaşının kızıydı. Başta zorunluluktan arkadaş olmuştuk ama zaman geçince birbirimizle çok anlaştığımızı fark ettik. Aslında birbirimize hiç benzemiyoruz. O çok sosyal ve insanlarla konuşmayı seven birisi. Dolayısıyla çok fazla arkadaşı var. Ben ise tam tersi. Ama zıt kutuplar birbirini çekermiş derler.
Biz Denizle doğum günlerimizi hep yalnız kutlarız. Bu bizim geleneğimiz gibi bir şeydi. Deniz’in doğum günü yaklaşıyordu ve ben her zamanki gibi sadece ikimizin olduğu bir parti düzenleyeceğimizi düşünüyordum. Fakat Deniz bu yıl biraz farklı bir şeyler denemek istediğini, artık sadece ikimizin olduğu kutlamalardan sıkıldığını ve partiye birkaç arkadaşını daha çağırmak istediğini söyledi. Bunu duyunca biraz üzülmüştüm çünkü ben hala bizim küçük partilerimizden çok eğleniyordum. Ama Deniz artık sıkılıyorsa yapacak bir şey yoktu sonuçta. Kalabalık ortamlardan pek hoşlanmasam da en yakın arkadaşım için kabul ettim. Bir sür geçti ve Deniz’in doğum günü geldi. Parti öğleden sonra olacaktı ama ben sabahtan Deniz’in yanına gidip erkenden doğum gününü kutlamak istedim. Evine gittim ve heyecanlı bir şekilde kapısını çaldım. Kapıyı açtığı an koşarak ona sarıldım ve doğum gününü kutladım. Sonra ise odasına gidip öğleden sonra olacak partiye hazırlandık. Birlikte hem sohbet ettik hem de giyindik ve parti vakti yaklaştığında birlikte arabaya binip parti alanına gittik. Ben hala çok fazla kişinin olacağından gergindim ama en yakın arkadaşımın doğum gününü mahvetmek istemiyordum. Parti alanına geldiğimizde kapıdan içeriye baktım ve içeride çok fazla kişinin olduğunu gördüm. Ve daha da kötüsü hiçbirini tanımıyordum. Deniz ise çok rahat ve çok mutlu bir şekilde arkadaşlarının yanına koştu. Beni o kocaman, insanlarla dolu yerde tek başıma bıraktı. O kalabalık ortasında ne yapacağımı bilemedim o yüzden hızlıca kuytudaki oturma yerlerine gidip oturdum. Sonra ise yapacak bir şey bulamadığım için etrafı izlemeye başladım. Herkes çok eğleniyordu ve ben kenarda oturmuş milleti izliyordum. Deniz öbür arkadaşlarının yanında çok mutluydu ve bir kez bile yanıma gelmemişti. Benim yanımda artık eğlenmiyor mu diye düşünmeye başladım. En sonunda o ortamda daha fazla bulunmak istemediğime karar verdim ve parti alanından ayrıldım.
Dışarıya çıktığım an bir taksi çağırdım ve beklemeye başladım. Taksi geldiğinde tam taksiye binecekken Deniz’in arkadan bana seslendiğini duydum. Yanıma gelip bana “Yanına hiç gelmediğim için özür dilerim, sadece biraz diğer arkadaşlarımla da vakit geçirmek istemiştim ama seni orada yalnız bırakmamalıydım.” dedi. Bende ona onu anladığımı ama bir anda gidip geri gelmeyince üzüldüğümü söyledim. O da bir daha yapmayacağını söyledi ve birbirimize sarıldık. Denizle barıştıktan sonra her şey olması gerektiği gibi gitti. Birlikte içeriye girdik ve artık insanlara konuşmak için şans vermeye karar verdim. Yeni insanlarla tanıştım ve insanlarla sosyalleşmenin o kadar zor bir şey olmadığını gördüm.