Bir zamanlar bir kız çocuğu varmış. Annesi kızın adını kaybolmadan hemen önce büyükannesinin adı olan Mira koymak istemiş. Annesinin ona bıraktığı diğer şey de üstünde ay olan bir kolyeydi. Ailesiz büyüyen Mira’nın babası da annesi gibi doğduktan hemen sonra kaybolmuş. Mira yıllarını yetimhanede harcamış. Yetimhanenin müdürü olan Elina’yı hiç sevmezlermiş. Çok katı ve kötü kalpli biriymiş. Özellikle de Mira’ya hep sert davranırmış. Onu oraya bağlayan sadece arkadaşları ve hademe Esli’ydi. Esli’yi annesi gibi görüyordu çünkü bebekliğinden beri ona bakan kişi o hademeyi. Mira’nın yetimhaneye geldiğinden beri en yakın arkadaşı olan Selena’nın annesiyle babası o daha bebekken ölmüştü.
Bir gün Selena, Mira’nın doğum günü için bir parti düzenlemek istemiş fakat Elana’nın bundan haberi olmaması gerekiyordu çünkü eğer öğrenirse asla izin vermeyeceğini herkes biliyordu. Yetimhanedeki bütün arkadaşlarına parti hakkında söz etti ve gizlice bir parti düzenlemeye karar verdiler. Salı günü tam saat altı buçukta. Çünkü Elena tam o saatte yetimhaneden ayrılıp her hafta arkadaşlarıyla dışarı çıkar ve bütün yetimhane serbest olur.
Günlerden Salı olur ve parti zamanı gelir. Elena yetimhaneden ayrıldığı gibi herkes etrafı hazırlamaya başlar.Selena’yla Esli her tarafı çok güzel yapar çünkü bu parti onun buradaki son günü de olabilirdi. Çünkü Mira o gün tam on ikide 18 yaşına basacaktı. Müdür Elena genelde yetiştirdiği ve hala aile bulamamışları yetişkin olduktan sonra da kalmasına izin verirdi ama konu Mira olunca kalmasına izin vermeme olasılığı yüksekti.
Parti hazırlıkları tamamlandı ve Selena, Mira’yı aşağıya çağırmaya gitti. Döndüğünde ışıkları kapatıp sürpriz yaptılar fakat asıl sürpriz bu değildi. Mira çok sevindi ve hediyelerini açmaya başladı fakat etrafta Esli yoktu. Mira, Esli nerde diye sordu ve kimseden ses çıkmadı. Selena en sonunda “Esli sana hediyesini bırakıp yetimhaneden ayrılmaya karar verdi.”dedi. Mira ağlamamak için direniyordu ve en sonunda göz yaşlarını tutamadı. Esli’ye bir veda bile edemeden gitti mi yani diye hüngür hüngür ağlamaya başladı. Herkes Mira’ya sarıldı ve Esli’nin hediyesini açtılar. İçinde sadece bir not ve rozet vardı. Notta şöyle yazıyordu
”Sevgili Mira
Seni kızım gibi seviyorum derken hiç bir zaman yalan söylememiştim çünkü ben senin biyolojik annenim. Bunu öğrenmen biraz zaman aldı evet çünkü Elena eğer annen olduğumu sana söylersem ikimizi de öldürüceğini söyledi. Kızım senin baban aslında Elena’nın hoşlandığı kişi olan Marco. Asıl şaşırtıcı olan şey ise benle Elena kardeşiz. Her şey çok karışık geliyo olabilir ve bana çok sinirli olabilirsin ama önce bir beni dinle. Biz Elena’yla her zaman çok iyi anlaşırdık lakin lisede ikimiz de aynı çocuğu sevmeye başlayana kadar. O da bende Marco’yu deliler gibi seviyorduk fakat Marco sadece beni istiyordu bu nedenle Elena her zaman beni kıskanmıştı. Annem ve babam Elena’yı benden çok severlerdi çünkü ilk çocukları oydu ve her zaman beni kötüymüş gibi göstermeye çalışırdı. En sonunda sen doğdun ve doğduğun gibi seni kaçırdı. Senin doğumunu öğrenince delirdi ve Marco’yla bana o kadar çok sinirlendi ki senin doğduğun gece evimizi yaktı. Ben kaçmayı başardım fakat Marco seni kurtarmaya çalışırken vefat etti. Elena senle mutlu bir hayat yaşamama anca onun gözetimi altında izin verdi bu nedenle onun yetimhanesinde sadece sana bakabilmek için hademe olarak çalışıyordum. Artık sende bir yetişkin olduğuna göre ordan çıkabilirsin. Elena’yı ihbar etmek için sonunda yeterli kanıt topladım. Sen bunu okurken büyük ihtimal karakolda olacağım. Adalet yerini bulacak kızım.”
Mektubu okuduğu gibi ağlamaya başlayan Mira mektubun içinde olan rozetin de kolyeyle uyumlu olduğunu fark etti. DNA testleri de mektubun içindeydi. Bir anda birkaç tane polis arabası yakıştı ve yetimhaneyi geçici olarak kapattılar.
Birkaç gün içinde her şey çözüldü ve Mira artık öz annesi olan Esli’yle yaşıyordu. Yetimhanenin müdürü de artık Esli’ydi. Mira hala yetimhanedeki arkadaşlarıyla bolca görüşüyordu. Elena hayatının geri kalanını hapiste geçirecekti. Esli “Elena’yı ihbar edecek gücü toplayıp ihbar etmem verdiğim en iyi karardı.”demiş.