Türk bilim insanı Ahmet Kayabalı, büyük bir başarıya imza atarak zaman makinesini icat eder. İlk yolculuğunu, 1879 yılına, Thomas Edison’un ampulü bulduğu zamana yapmaya karar verir. Geçmişe gittiğinde, Thomas Edison’u bulur ve onu şarap içmeye davet eder. Edison, Ahmet’in davetini kabul eder ve bir süre sonra fazla şarap içerek sarhoş olur. Sarhoşluğun etkisiyle Edison, ampul üzerinde çalışırken bir hata yapar ve ampul patlar. Patlamanın etkisiyle ağır yaralanan Edison, hastaneye kaldırılır ve yoğun bakıma alınır. Ancak olayın bir sonucu olarak ampul fikrini tamamen unutur.
Ahmet Kayabalı, kendi zamanına döndüğünde büyük bir değişiklikle karşılaşır. Ampulün icat edilmediği bu yeni dünyada, insanlar ışık olmadan yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu yüzden, okul ve iş saatleri kısalmış, çocuklara çok az ödev verilmiş ve gece dışarı çıkmak yasaklanmıştır. Çünkü karanlıkta vahşi hayvanlar şehirleri istila ediyor, çöpleri dağıtıp karıştırıyordu.
Zamanla insanlar her sabah şehirlerini temizlemek için işlerini ve okul hayatlarını bir kenara bırakmak zorunda kalmışlardı. Bu durum bir döngüye dönüşmüş ve her gün aynı şekilde tekrarlanmaya başlamıştı. Şehirlerdeki çöpler birikmeye devam ettikçe insanlar bu döngüden bıkmış ve teker teker işlerini bırakmışlardı. Sonunda şehirler dayanılmaz bir kokuya bürününce, insanlar dünyadan kaçıp uzaya gitmeye karar verdiler.
Ancak uzayda bile işler yolunda gitmedi. Uzay gemisinin kaptanı uyuyakaldı ve motorları çalıştırmayı unuttu. Sonunda dünya da dâhil olmak üzere birçok gezegen dev bir kara deliğin içine çekildi. İnsanlık yok oldu ve bir yıl sonra dünya, kara deliğin etkisiyle patladı.