2030 Yılına Kadar Vegan Olmamıza Gerek Var mı?
2030 yılına kadar herkes vegan olmazsa ne tür sonuçları olur?
Veganlık hayvansal ürünleri (peynir, sosis, bal, süt, et, yumurta vb…) hiçbir şekilde tüketmemek üzerine dayalı bir beslenme ve düşünme şeklidir.
Veganlık düşüncesi üç argüman üzerinde duruyor. Birincisi, hayvanların iyiliği. Aktivistler ve veganlar geleneksel olarak hayvanlara zarar vermemek için bu yolu seçtiğini savunuyor. Ancak bu argüman yeterince kişiyi peşinden sürüklemedi. Ardından gezegenin sağlığına dair argüman gündeme geldi. En sonunda ise üçüncü, yıkılması imkansız görünen sağlam argüman var; vegan beslenmek sağlığımız için çok daha iyi.
Bunlara değinmeden önce, bir sebep daha olduğunu düşünüyorum. Bitkiye dayalı beslenmenin yaygınlaşmasından çıkar sağlayan birçok güç, organizasyon ve kişi var. Bu yüzden bu üç argümana var güçleriyle tutunuyorlar. ( Gezegenin kurtuluşu vegan beslenmede mi? (gazeteoksijen.com) )
Bilimsel olarak vegan olunca vücudun yüksek miktarda gerek duyduğu bazı mineralleri ve vitaminleri elde etmek zorlaşıyor. Örneğin; kalsiyum ve omega-3 maddeleri vücudun bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve vücudun büyümesi için yüksek mitarda tüketmemiz gereken maddelerdendir. Omega-3’ü balık yağlarından aldığımız kadar verimli bir şekilde vücudumuza katmamız pek kolay değil. Başka bir vitamin ise B12: B12 hayvansal gıdalarla yüksek miktarda alınabilen bir vitamindir ve eksikliğinde kansızlık, sinir sisteminde sorunlara sebep olur. Vegan kişilerin sürekli B12 vitaminini yapay yollarla almaları gerekebilir. (Bu iddiayı VEGAN TİPİ BESLENME SAĞLIKLI MI? (tayfunhancilar.com.tr) sayfasından aldım.) Ayrıca uzun süre vegan beslenenlerde protein yetersizliğine bağlı olarak yorgunluk, halsizlik, anemi, hastalıklara karşı dirençte düşüş, doku yenilenmesi ve onarımında yavaşlama gibi çeşitli tıbbi belirtiler görülebilmektedir.
Benim bakış açıma göre bir insan elindeki bütün hakları doğru ve mantıklı bir şekilde kullanmalıdır çünkü kullanmazsa bazı hakları elinden alınabilir, bu görüşün bazı örnekleri gerçek hayatta var ve birkaç filmde işlenmiş, bununla birlikte nereye varıyorum onu açıklamaya başlıyım: Bir insanın hayvansal ürünler alması ve hayvansal olmayan ürünleri tüketebilmesi normaldir ve bu insanoğluna bahşedilmiş ya da verilmiş bir özelliktir yani benim bakış açımdan vegan beslenmek insan vücuduna zarar vermese de hayvansal ürünleri bilinçli tüketmek de insan bünyesine zarar vermez. Tabi bir de veganlığa duygusal bakanlar da var; hayvanların öldürülmemesi, acı çekmemesi ve ürünün kalitesi gibi görüşler de mevcut. Ben diyorum ki bir zorunluluk yüzünden vegan olmak çok saçma çünkü vegan olmak insanın kendi seçimidir zorunluluk ile zıt düşer bundan dolayı siz siz olun ve kendi kararlarınıza saygılı olun başkalarının kararlarına körü körüne inanmayın.
Başka bir sonuç ise: Bireyler, varyasyon olarak et veya ot ağırlıklı beslenebilir; ancak bu, türümüzün hepçil olduğu gerçeğini değiştirmez. (Bu düşünce ise İnsan Türü Otçul veya Etçil Değildir; Hepçil Bir Türdür! – Evrim Ağacı (evrimagaci.org) sayfasından alınarak benim tarafımda ortaya konulmuştur)
Yazının konu aldığı sorunun başka bir can alıcı kelimesi (ya da sayısı) “2030” bu yılın önemini sizin de araştırmanızı isterim çünkü bu yıllara doğru humanoid robotların neredeyse mükemmel çalışacağıyla ilgili bir iddia var, bu iddia aslında ileride (2030’da) hayatımızda robotların yaygınlaşacağını belirtiyor ve bununla ilgili bir bilgimizin olmasını sağlıyor. Bu bilgi sayesinde gelecekteki kişisel enerji tüketimimizin azalacağını varsayıyorum ve “2030 yılına kadar herkes vegan olmazsa ne tür sonuçları olur?” sorusuna şu cevabı veriyorum: Veganlık 2030 yılı için bir zorunluluk değil bana göre.
Ekşi sözlükte ise belirtmek istediğim bir düşünce var:
-
veganlığı denemiş biri olarak yaşamanın gerçekten zor olduğunu söyleyebilirim, ancak bir gün kolestrol düşüklüğünden düşüp bayıldığınızda yaşama iç güdünüz daha ağır basıyor ve veganlığı bırakıyorsunuz.
İddialarını aklımda tartınca mantıklı buluyorum (ikinci maddeyi sadece tahmin edebilirim çünkü böyle bir durumla karşılaşmadım).
İnsanın Dünya’da bilinen en üstün varlık olduğu yani varlık kategorisinin en üstünde olduğunu da dikkate alarak söyleyebiliriz ki, Dünya’daki kaynaklar insanın kullanımına açıktır ama insanlar da bu kaynakları ekolojik dengeyi göze alarak kullanmalıdır. Bu bilgiden yola çıkarak şu düşünceyi tartışmak yerinde olur:
“İnsan doğada var olduğundan beri, doğa ile ilişkili olarak hayatını sürdürmüştür. Doğa, insan yaşamı için tartışılmayacak derecede önem taşımaktadır. Çünkü yaşamış olduğu çevrenin insan hayatını olumsuz etkilemesiyle birçok hastalık, kıtlık meydana gelmekte ve insan hayatının tehlikeye girmesi söz konusu olmaktadır. Çevre sorunları aniden ortaya çıkmamış, zaman içerisinde birikerek varlığını sürdürmüştür. Çevre sorunlarının artması sonucunda ise, çok farklı çevreci düşünce ve hareketler oraya çıkmıştır. Vejetaryenlik ve veganlık düşüncesinde söz konusu vurgu, hayvan hakları olsa da “çevreci düşünce” içerisinde de yer almaktadır. Vejetaryenlik et ürünlerini (kırmızı et, balık, tavuk gibi) reddederken, veganlık, hayvansal gıda ve ürünlerini (süt, peynir, bal, sosis gibi) reddetmektedir. Çevre, canlı cansız tüm varlıkların karşılıklı etkileşimidir. Herhangi bir varlığın azalışı veya yok oluşu ekolojik sistemi olumsuz etkilemektedir. Vegan ve vejetaryen düşünce, aşırı hayvansal gıdaların tüketilmesi nedeniyle dünya yüzölçümünün üçte birinin çölleştiğini ve aşırı avlanma nedeniyle de, okyanusların ekolojik çöküş noktasına yaklaştığını iddia etmektedir. Fakat, dünyanın çölleşmesi ve ekolojik çöküşün yaşanması sadece hayvanların etinden veya ürünlerinden beslenme nedeniyle gerçekleştirilen faaliyetler sonucunda olmamıştır. Çünkü ekolojik sistem bir bütündür ve etkileşim halindedir. Hava, su ve toprak kirliliği, endüstri kökenli atıklar, radyoaktif kirlilik gibi önemli çevre sorunları, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olmaktadır. Tüm dünyanın vegan veya vejetaryen olması ekolojik dengeyi koruyacak mı?” Bu düşüncenin de üzerinde durulması ve hatta bununla ilgili Dünya genelinde toplantılar ve anketler yapılması gereklidir. ( https://www.researchgate.net/publication/355406220_VEJETARYENLIK_VE_VEGAN_DUSUNCESINE_EKOLOJIK_ACIDAN_ELESTIREL_BIR_BAKIS)
Sonuç olarak “2030 yılına kadar vegan olmazsak ne tür sonuçları olur?” sorusuna cevabım: Bana göre yaşam kalitemizi pek etkilemez ama sonuçta bunu tam olarak tahmin edemeyiz bakıp öğrenmemiz lazım :).
Sosyal Medya Dolayısıyla Dünyanın Bir Ucunda Olan Olayları Anında Öğrenebiliyoruz Bu Durum Bizi Nasıl Etkiliyor?
Sosyal medyanın hayatımıza girişi ile bilgiye erişim hızımız hem hızlandı hem de ulaşabileceğimiz bilgi miktarı arttı.
Kanaatimce bu durum insanları ansiklopedilerden ve sözlüklerden uzaklaştırıyor bundan dolayı insanlar tembelleşiyor, üşengeçleşiyor ve dijital dünyanın kölesi olmaya başlıyor oysaki dijital dünya ve uzantıları teknoloji kategorisinin içinde yer alıyor ama unutmamalıyız ki teknoloji hayatımızı kolaylaştıracak her ürün anlamına geliyor bu da beni sosyal medyanın tam olarak teknoloji sayılmayacağını ve bilgiye hızlıca ulaştırsa da yan etkileri şiddetli olabilen bir ürün olduğu düşüncesine itiyor.
Sonuç olarak ben bu soruya bizi olumsuz etkiliyor diye cevap vermek isterim size iyi bir ay diliyorum.