Kağanın Mektubu: Elçinin Son Görevi

Kral Hayri, çok unlu bir kraldı ve kendisi çok zalimdi. Binlerce belki on binlerce savaşta sadece bir ülkeyi yenememişti. Bense Cem hiç bulunmaması gereken her yerde bulunan bu yüzden hep suçlu sanılıp aslında olmamamla ünlüyüm kendi etrafımda. Çocukken hayatim çok güzeldi ama büyüdükçe sikildim bu hayattan bende değişiklik olsun diye devlet elçisi olmaya karar verdim ve kararı verdiğim günü çok iyi hatırlıyorum 1 Ocak 1111. Elçi olduktan sonra sürekli macera oldu hayatımda bende daha fazla görev yerine getirip elçi başı oldum. Ve ben bugün size en trajik komik animi anlatacağım kral Hayri’ye mektup götürmek.

Hani bahsetmiştim ya şu ana kadar sadece bir savaş kaybeden kral iste o kaybettiği ülke bizdik ve vergilerinde zam yapmakla ilgili bir fermanı götürecektim. Tabii o ülkenin bize savaş ilan edeceğini düşünüyorduk ve bizim için çok tehlikeli bir durumdu. 3 Aralık 1112 tarihinde yolculuğa çıktım ve bu yolculuk en az 27 ay sürecekti. Bu yüzden hızlıca yola çıktım ama çok fazla kar vardı bu yüzden ilerlemek ve etrafı görmek çok zordu bu yüzden başkent Ötuken’de bir handa 10 gün mola verdim 15 Aralık tekrar yola koyuldum ve karşıma haydutlar çıktı sayıları oldukça çoktu ve ne yapacağımı bilemedim ama ben bir atın üstünde türküm ve bilirsiniz biz Türkler iyi savaşırız ve bende kılıcımı kınından çıkardı ver doğruca haydutlara saldırdım. Kolumda kocaman bir yara vardı ve en yakın şehir Subay’dı yani Göktürklerin ikinci başkenti ve ben oldukça hızlı bir şekilde oraya doğru atımı surdum Subay’a vardığımda atim açlıktan oldu ve bende ölmek üzereydim çok usta bir hekim olan Mumusfa beni bir ayin sonunda iyileştirdi. Devletim bana yeni bir at verdi ve ben hemen yola tekrar koyuldum çok hızlı yol aldım ve oluşan açıklığı kapattım. Artık yolum azalmıştı ve ben bunun için mutluydum taaki Çinliler beni tutsak alıp yolumdan alı koyana kadar. Çinlilerle birlikte on gün benim gittiğim yönün tersine gittim ve bu canıma bezmişti geceleyin diğer tutsaklar ve esirlerle plan yapıp kampı yakıp kaçtık ve benimle birlikte benim yolculuğuma yardım edebileceklerini söylediler ve tekrar yola koyuldum. Birisi aracılığıylayla mesajın biraz geç İletileceğini çünkü Çinlilerin bizi esir aldığını bildiren bir mesaj kağanımıza gönderdim.

Sonunda 28 ay sonra varmıştım çok yorgundum ama sabah beş sularında saraya girdim, her yer şatafatlı bir şekilde süslenmişti kral altından bir tahtta oturuyordu ve bana bakarak ne istediğimi sordu. Ve ben heyecanlı bir şekilde kağanımızın mesajını Kral Hayri’ye ilettim ve oda bana dedi ki biz senin ülkenle savaşa giricez ve hemen sonra muhafıza kesin basını bu elçinin deyip basımı kağanıma gönderdi ve ben ölmüş ve hayatimin pişmanlığını yasamıştım.

(Visited 9 times, 1 visits today)