Yazıma” Gerçek arkadaşlık nedir?” sorusunu cevaplayarak başlamak istiyorum.Bence gerçek arkadaşlık hiç düşünmeden ,tereddüt etmeden,acaba bunu söylersem başkasına söyler mi diye düşünmeden birine güvenebilmek,o ağladığında onunla birlikte ağlamak,o güldüğünde onunla birlikte gülmek,içinde yanardağlar patlarken gidip ona bağıra çağıra her şeyi anlatabilmek,içinde kelebekler uçuşurken ona olanları dans ederek şarkı söyleyerek anlatabilmek ve bence en önemlisi onu birine anlatırken ”O benim arkadaşım değil kardeşim.” diyebilmektir.
Bir yaşınıza girdikten sonra belki her yıl belki her ay belki de her gün yeni arkadaşlar edineceksiniz ve her yıl yapacağınız bir arkadaş listesi olacak.Eve gelip önünüze ya bir kağıt ya da bir günlük açıp arkadaş sıralaması yapacaksınız.En çok bunu seviyorum.Sonra onu seviyorum gibi.Bu liste yüzünden belki bazı arkadaşlarınıza mesafeli davranıp onları yakından tanıma fırsatını kaçıracaksınız.Bana kalırsa orta sona kadar, yaptığınız bu listeler hiçbir işe yaramayacak.Benim arkadaşlık ilişkilerimin en sıkı olduğu yıl geçen yıl yani orta son sınıf olduğum seneydi.
Ben arkadaşlarımı bir sıraya koymaktan hoşlanmıyorum bu nedenle bir değil birden çok ‘en yakın arkadaşım’ var.Şimdi acaba onları hayatımdan çıkarırsam ne olur diye düşünüyorum da sanırım hayatımın eğlencesi kalmazdı.Ben hayatımın en gerçek arkadaşlarını voleybol sayesinde edindim.İyi ki var dediğim çoğu arkadaşımla voleybol takımımda tanıştım.Sanırım hayatımda verdiğim en doğru karar voleybola başlamak olmuş.
Kimileri canı yandığında ya da başı sıkıştığında varsa kız veya erkek kardeşinin yanına sığınır.Benim ne kız ne de erkek kardeşim yok ama hiç üzülmüyorum çünkü kardeşim diyebildiğim o kadar çok kişi var ki…Ne zaman bir şey olsa,başıma en ufak bir şey gelse tek bir telefon sadece tek bir telefonla en yakın arkadaşlarım yanımda oluyor.Peki sadece kötü bir şey olunca mı?Hayır,değil en mutlu günümde onlarla gülüyorum , kötü günümde onlarla ağlıyorum, sinirlenince camı çerçeveyi birlikte indiriyoruz.
Eminim ki herkesin en yakın arkadaşıyla yapmaktan çok zevk aldığı bir şey vardır.Mesela bizim yapmaktan en çok zevk aldığımız şey’ koşmak’.Şimdi bunu okuyan kişi içinden diyor ki ”Bu ne saçma şey,hani şarkı söylemek olsa anlarım.Dans etmek olsa anlarım ama koşmak nedir ya.”Ama evet bizim en çok yaptığımız şey ve yapmaktan en çok zevk aldığımız şey koşmak.Yağmurun altında,deniz kenarında,çamurda,dağda, taşta, artık aklımıza neresi gelirse.Şimdi ben de bir düşündüm de gerçekten kulağa saçma geliyor ama muhakkak denenmesi gereken bir şey.Bir ara en yakın arkadaşınızla birlikteyken muhakkak denemelisiniz.Yağmur yağarken kendinizi yokuş aşağıya bırakmalısınız.
Tüm arkadaşlarda olduğu gibi zaman zaman bizim de küstüğümüz oluyor ama en fazla bir gün sürüyor.İkinci günün sabahı birimiz dayanamayıp özür diliyoruz ve bence olması gereken de budur.Yani çok önemli bir konu değilse bence uzatmaya hiç gerek yok.
Çok saçma bir nedenle kaybettiğin bir arkadaşını belki de bir daha hiç tekrar kazanamayacaksın.Bunu bilemezsin.Bu nedenle hazır aranız bozulmamışken bunu aklından hiç çıkarma.Eğer şu an küsseniz ya da kavgalıysanız bence hemen telefonu eline alıp onu arayıp özür dilemelisin.Kimin haklı kimin haksız olduğu hiç önemli değil önemli olan sizin arkadaşlığınız.Birbirinizi kaybetmemelisiniz.