Büyük Buluşma
Zaman makinesini icat ettiğimde, bunun hayatımın en büyük başarısı olacağını biliyordum. Uzun yıllar boyunca yaptığım araştırmalar, denemeler ve sayısız başarısızlıktan sonra nihayet başarmıştım. Küçük, parlak bir metal kutuya benzeyen zaman makinesi, zamanın akışını değiştirebilecek bir güce sahipti. Heyecanla ilk yolculuğum için hazırlanmaya başladım.
Hangi zamana gitmeliydim? Geleceğe mi yoksa geçmişe mi? Uzun süre düşündükten sonra, geçmişe gitmeye karar verdim. İnsanlığın önemli anlarından birine tanık olmak istiyordum. Bir an durup, tarihin dönüm noktalarından birini seçtim: Leonardo da Vinci’nin yaşadığı döneme gitmek. Bu deha ile tanışmak, onun yaratıcılığına tanıklık etmek benim için büyük bir ilham kaynağı olacaktı.
Makineye tarihi ve koordinatları girdim. Derin bir nefes aldım ve start düğmesine bastım. Gözlerimi kapattım ve kendimi bir anda bambaşka bir dünyada buldum. Etrafımı saran tuhaf bir ışık patlaması ve ardından gelen sessizlik… Gözlerimi açtığımda, kendimi 15. yüzyıl İtalya’sında bulmuştum.
Floransa’nın dar sokaklarında yürümeye başladım. Etrafımda taş evler, tarihi yapılar ve geleneksel kıyafetler giymiş insanlar vardı. Her şey öyle gerçek ve canlıydı ki, bir an için zaman yolculuğu yaptığımı unutacak kadar kendimi kaptırmıştım. Derken, uzaklarda büyük bir kalabalık gördüm. Kalabalığın merkezinde, Leonardo da Vinci’nin eserlerinden birini sergilediği söyleniyordu.
Heyecanla kalabalığa doğru ilerledim. İnsanlar bir çember oluşturmuş, ortada duran büyük bir tabloya hayranlıkla bakıyordu. Tablonun önünde duran yaşlı bir adam dikkatimi çekti. Beyaz sakalı ve bilge bakışlarıyla hemen tanıdım onu: Leonardo da Vinci.
Yaklaştıkça, Leonardo’nun yanında duran genç bir çırakla konuştuğunu fark ettim. Onların konuşmalarını dinlemek için biraz daha yaklaştım. Leonardo, çizimlerinden biri hakkında detaylı açıklamalar yapıyordu. Sanatına olan tutkusu ve bilgisi beni derinden etkiledi.
Cesaretimi toplayıp yanına yaklaştım. “Affedersiniz, efendim,” dedim titreyen bir sesle. Leonardo, bana döndü ve gülümseyerek, “Evet, evlat, nasıl yardımcı olabilirim?” dedi. Heyecanla ona hayran olduğumu, eserlerini büyük bir ilgiyle takip ettiğimi söyledim. O da nazikçe teşekkür etti ve bana çizimleri hakkında daha fazla bilgi vermeye başladı.
Bu an, hayatımın en unutulmaz anlarından biriydi. Leonardo da Vinci ile tanışmak, onun yaratıcılığına ve zekasına tanıklık etmek inanılmaz bir deneyimdi. Bu deneyim, zaman makinesini icat etmenin ne kadar büyük bir başarı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Geri dönme zamanı geldiğinde, Floransa’nın sokaklarında bir kez daha dolaştım ve bu büyülü anları hafızama kazıdım.
Zaman makinesi sayesinde, tarihin en önemli anlarından birine tanıklık etmiş ve insanlık tarihine küçük de olsa bir katkıda bulunmuştum. Bu yolculuk, hayatımın geri kalanını şekillendirecek ve beni daha büyük keşifler yapmaya teşvik edecekti.